1970'ler...
Milliyetçi Cephe hükümetleri dönemi...
Türkiye'de kan gövdeyi götürüyor.
AP lideri Demirel Başbakan...
MHP lideri Türkeş'le MSP lideri Erbakan
başbakan yardımcıları...
Demokrasi, hukuk, özgürlük sloganlarıyla inliyor sokaklar,
kan gövdeyi götürüyor.
Ama aynı zamanda mizah dergilerinin
kapaklarında Demirel soyunuyor.

2 Haziran 1976 tarihli Çarşaf'ın kapağında da
siyaset sahnesi kırkpınar olarak çizilmiş.

Başbakan ve yardımcılarıyla,
muhalefet liderleri Ecevit'le Feyzioğlu kapışmış...
Hayretle bakıyorum kapaklara...
Ne zamanlarmış...
Cevap verin lütfen:
Mizah öldü mü?..
Evet, mizah ancak demokrasi ve özgürlük
ortamında hayat bulur.
Ama şu da bir gerçek:
Mizahı yok edemezsiniz.
Ayrıca, bu memlekette mizahın kökleri derine gider.
Ne yapsanız, o damar yok olmaz.
Denizin üstünde çok güzel bir sabah...
Güneşle birlikte umut da doğuyor.
Ne güzel demiş Nâzım Hikmet:
İşte geldik gidiyoruz
hoşça kal kardeşim deniz
biraz çakılından aldık
biraz da masmavi tuzundan
sonsuzluğundan da biraz
ışığından da birazcık
birazcık da kederinden
bir şeyler anlattın bize
denizliğin kaderinden
biraz daha umutluyuz
biraz daha adam olduk
işte geldik gidiyoruz
hoşça kal kardeşim deniz
Umutları besleyecek en güzel seyahat
belki de denizde olanı,
yelkenleri doldurup enginlere açılmak...
Mavi Yolculuk Günlüğü'nü ileride
tekrar açmak umuduyla...