Bakırhan’dan Meclis’e çağrı: DEM’in çözüm taleplerini sıraladı

MALABADİ HABER - DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin TBMM’de düzenlenen haftalık grup toplantısında konuştu. “Komisyon dinlemeleri çok kıymetli; toplum, bir dinlemeyi daha bekliyor: Sayın Öcalan’ın dinlenmesi. Sayın Öcalan konuştukça çözüm zemininin güçlendiğine, sunduğu barış perspektifiyle süreci aydınlattığına hepimiz şahidiz” diyen Bakırhan, “Yüz yıllık bir meselenin çözümünü konuşurken ürkeklik olmaz; cesur olmalı, önyargılarımızı bir kenara bırakmalıyız. Komisyonun Sayın Öcalan’la görüşmesini tabulaştırmamalıyız; demokrasiler tabularla değil, demokratik müzakerelerle gelişir.” ifadelerini kullandı.

Meclis’e çağrı: Bu yıl herhangi bir yıl değil

Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve arkadaşlarının durumuna değinen Bakırhan, “Halk, Meclis’in dertlere deva, yaralara merhem olmasını bekliyor. Meclis’ten AİHM kararlarına uyan ve milletin iradesini yansıtan düzenlemeler isteniyor; gözler, Demirtaş ile Yüksekdağ’ın özgür kalmasını bekleyen adımlarda. Kimse unutmasın ki bu Meclis’in omuzlarında bir yılın değil, yüz yıllık geleceğin tarihî sorumluluğu var. Bu yılın Meclis’i, ilk Meclis kadar önemlidir; demokratik müzakereyle demokratik cumhuriyeti inşa etme göreviyle karşı karşıyadır.

Türkiye’nin yüzde 95’inden fazlasını temsil eden Meclis’e sesleniyoruz: Bu yıl herhangi bir yıl değildir. Bu bağlamda çağrımız açıktır; gelin, bu yasama yılını Türkiye tarihinin “çözüm yılı” yapalım.” diye konuştu.

DEM Parti’nin talepleri nedir?

Türkiye’nin demokratikleşmesi ve kalıcı barışın sağlanması için Meclis’e tarihî bir sorumluluk düştüğünü tekrarlayan Bakırhan, DEM Parti’nin taleplerini şöyle sıraladı:

Yasal düzenleme çağrısı

“Somut taleplerimiz şunlardır: Herkese aynı nazardan bakan ve herkesi kapsayan anayasal yurttaşlık istiyoruz. Keyfiliğin değil, hukukun üstünlüğünün esas alınmasını talep ediyoruz. Kayyımların değil, halk iradesinin esas kabul edilmesi gerektiğini savunuyoruz. Söz, basın ve örgütlenme özgürlüğünün rahatça soluk aldığı bir kamusal alan istiyoruz. Anadilde eğitim hakkını talep ediyoruz. Yerelin sözünün duyulduğu, kararın yerinden filizlendiği bir demokrasinin hayat kurtarıcı olduğuna inanıyoruz. TMK, TCK ve infaz başta olmak üzere temel yasal düzenlemelerin acilen hayata geçirilmesinin Türkiye’ye nefes aldıracağını biliyoruz. Hakikat, adalet ve onarım eksenli bir geçiş dönemi yasası çağrısı yapıyoruz. Hasta ve siyasi tutsakların serbest bırakılmasının vicdanları rahatlatacağını söylüyoruz. Siyasi sebeplerle sürgünde bulunan arkadaşlarımızın bir an önce topraklarına kavuşmasını istiyoruz.

Anadil özgürlüğü

Bu talepler abartılı, uçuk ya da maksimalist değildir; çağdaş bir demokraside bulunması gereken asgari standartlardır. Bu düzenlemeler 86 milyonu ilgilendirir. Diyarbakır’da anadil özgürlüğü neyse, İstanbul’da adil yargı güvencesi odur; Trabzon’da ifade özgürlüğü neyse, Hakkari’de yerel kararlara katılma hakkı odur. Bunlar ayrı değil, aynı özgürlük ağacının dallarıdır; bir dal kırılırsa bütün ağaç yara alır.

Kayyım politikaları

Mardin’deki kayyım uygulamasının İstanbul’a nasıl sıçradığını hep birlikte gördük. Bugün Kürt’e, Ermeni’ye, Süryani’ye, Alevi’ye yapılan ayrımcılık, yarın herkesin kapısını çalar. Bu yüzden yerel demokrasi güçlendiğinde ve özgürlükler arttığında yalnızca bir bölge değil, bütün ülke kazanır. Kürtlerin hukuku tanındığında Türkiye demokratikleşir, Ortadoğu istikrara kavuşur. Hukukta eşitlik sağlandığında sadece bir grup değil, herkes rahat nefes alır; farklılıklara saygı kök saldığında toplumun tamamı özgürleşir.”

‘Üçüncü yoluz’

Konuşmasında, partisinin kimden yana olduğu yönündeki tartışmalara da yanıt veren Bakırhan, “Biz halktan, emekçiden, ezilenlerden yanayız. İki siyasal kutba sıkıştırılmak istenen toplumun nefesiyiz, sesiyiz, üçüncü yoluz” dedi.