DEM Partili Doğan’dan süreç mesajı: Herkesin ezberini bozması gerekiyor

Siyaset (GEG) - Güneydoğuekspres Gazetesi | 01.08.2025 - 17:51, Güncelleme: 01.08.2025 - 17:51 555 kez okundu.
 

DEM Partili Doğan’dan süreç mesajı: Herkesin ezberini bozması gerekiyor

DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, Meclis Komisyonu ve barış süreci ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
FARQİN NEWS - Abdullah Öcalan’ın çağrısı, PKK’nin fesih kararı ve silah bırakma töreninin ardından TBMM’de barış süreci için komisyon kuruldu. Tüm partilerden temsilcilerin yer aldığı 51 kişilik meclis komisyonu, ilk toplantısını önümüzdeki hafta gerçekleştirecek. Peki bundan sonra ne olacak? DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, Meclis Komisyonu ve barış süreci ile ilgili Güneydoğu Ekspres’in sorularını yanıtladı. Doğan’a yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle: “YASAL VE HUKUKİ DÜZENLEMELER” * Meclis Komisyonu’na 4 üye verdiniz. Beklentiniz nedir? Komisyona gösterilen ilgi, komisyon üzerinden yürütülen tartışmalar aslında Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu şeyleri ortaya koyuyor. Bizim de Meclis komisyonundan beklentimiz, yasal ve hukuki düzenlemeler yaparak silahların tümden devre dışı bırakılacağı demokratik siyaset alanının genişleyeceği bir zemini oluşturmaktır. Söz konusu başlıkların neler olacağı komisyon üyelerinin ortak kararı ile belirlenebilir. Bu konuda her siyasi partinin elbette bir hazırlığı vardır. Mesela bizim hukuk komisyonumuz yıllardır bu konulara ilişkin çalışmalar yürütüyor. Türkiye’de düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğü gibi demokratikleşme önünde engel teşkil eden, tüm alanlara dönük birtakım hazırlıklar yapabilir bu komisyon. “HUKUKİ VE YASAL BOYUTUNA YÖN VERMELİ” * Süreç ile ilgili bir eksiklik var mı? Biz en geniş katılımlı bir temsiliyetin komisyonda çok değerli olduğuna inanıyoruz. O yüzden çoğulcu bir komisyon olmasını çok önemsiyoruz. Herkes itirazlarını, eleştirilerini komisyonda ifade edebilir. Bunun da değerli olduğunu düşünüyoruz. Bu komisyon sürecin hukuki ve yasal boyutuna yön verecek bir işleve sahip olabilir. “KÜRT SORUNUNU ‘TERÖR’ PARANTEZİNE ALMAK SORUNU ANLAMAMAKTIR” * Komisyonun ismiyle ilgili ‘Terörsüz Türkiye’ yerine barış ve demokrasiyi içeren isim verilebilir diye öneriler gelmişti. Ne diyorsunuz?   Kürt meselesi Türkiye’nin demokrasi meselesidir. Kürt meselesi bir güvenlik meselesi değildir. Hak ve özgürlükler meselesidir. Kürt sorununu ‘terör’ parantezine almak sorunu anlamamaktır. Bu bakış açısıyla onlarca yıl kaybedildi. Şimdi kaybedilen yılları telafi etme zamanıdır. O yüzden iktidarından muhalefetine Kürt meselesine bakış Türkiye’nin demokrasi sorunu şeklinde olmalıdır. Eğer Kürt sorununu çözmezseniz, Türkiye’yi demokratikleştiremezsiniz. Kürt meselesinin çözümüyle Türkiye’nin demokratikleşmesi birbiriyle doğru orantılı ve ayrılmaz bir hale gelmiştir. O yüzden biz bu sürece barış ve demokratik toplum süreci diyoruz. Tıpkı Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı çağrıda adlandırdığı gibi. Ana eksenini iki temel üzerinden kurabiliriz. Birincisi, barışın inşası. Diğeri demokratik toplumun inşasıdır. Bunlar eş zamanlı birlikte yol almalıdır. Biz toplumun kaygılarını anlıyoruz. Haklı itirazlarının ne olduğunun farkındayız. Çünkü bunlar ortak endişelerimiz, kaygılarımız ve ortak itirazlarımızdır. Ancak bazı maksatlı yaklaşımlar olduğunu da görüyoruz. Mevzu Kürtlerin hakları, Kürt meselesinin çözümü olunca sanki Türkiye’nin demokratikleşme hedefinden ayrı bir meseleymiş gibi ele almak isteyenlerin de, maksadının ne olduğunu görüyoruz. “HERKESİN EZBERİNİ BOZMASI GEREKİYOR” * AK Parti ve DEM Parti arasında devam eden bir süreç ittifakı var. Ancak bazı siyasi çevreler bunun sadece süreç ittifakıyla devam etmeyeceği yönünde eleştirileri var. Ne diyorsunuz? DEM Parti olarak Kürt meselesinin çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesini nasıl birbirinden ayrılamaz şekilde ele alıyorsak; sürece de oy, anket gibi dar siyasi çıkarları önceleyen bir şekilde yaklaşmıyoruz. Bu iki meselenin siyasi parti çıkarlarının üzerinde tutulması gerekir. Gündelik siyasetin yerleşmiş kalıplarına sığabilecek meseleler değil bunlar. Herkesin ezberlerini bozması gerekir. Herkesin alışageldiği tarzı siyasetin dışına çıkması gerekir. Büyük bir değişim, dönüşümden bahsediyoruz. Bu değişim ve dönüşüm hepimizi kapsar. İktidarından muhalefetine herkesi kapsar. Seçim hesaplarına ya da bazı aktörlerin kazanıp-kaybetme denklemine sıkıştırılmamalı Kürt meselesi, ya da Türkiye’nin demokrasi sorunu seçimlere indirgenmemeli, yalnızca buna endekslenmemelidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılında nasıl pozisyon alacağımızla ilgili bir durumdur. Biz diyoruz ki Türkiye Cumhuriyeti ikinci yüzyılında yüzyıldır çözülememiş, yarım asırdır da çatışmayla süren en can yakıcı sorununu eşit, adil, hakkaniyetli onurlu bir barış ve demokrasi yoluyla çözmeyi teklif ediyoruz. Silahların tümden devre dışı kalacağı ve bir daha asla silahların konuşmayacağı bir Türkiye yaratmak istiyoruz. Siyasetin güçlenmesi, demokratik siyaset alanının genişlemesi, adaletsizliklerin giderilmesi için mücadele ediyoruz. Kayyumların bir daha istisna dahi olmayacağı bir Türkiye tahayyülünden bahsediyoruz. Yerel demokrasinin güçleneceği, insanların yaşadıkları yerlerle ilgili söz ve karar mekanizmalara dahil olabileceği bir Türkiye için mücadele ediyoruz. Biz eşit bir kardeşlik diyoruz. O yüzden birtakım geleneksel söylemlerden arındırmak gerekiyor. Dar, çıkarcı yaklaşımlardan uzak yeni bir dil ve yeni bir bakış açısıyla yaklaşmak gerekiyor sürece. “TOPLUM, ADİL VE DEMOKRATİK BİR ÜLKEDE YAŞAMAK İSTİYOR” * Komisyonla birlikte sosyal medyada Türkiyeli değil, Türk’üz akımı başladı. Ne diyorsunuz? Sosyal medyada özellikle komisyon üzerinden yürütülen tartışmaları fırsat bilip kutuplaşmayı körüklemek isteyen anlayışlar olduğunu görüyoruz. Bunun toplumun gerçek beklentisine karşılık gelmediğini düşünüyoruz. Toplumun beklentisi çok açıktır. Toplum adil ve demokratik bir ülkede yaşamak istiyor. Herkesin eşit haklara erişebildiği bir ülkede yaşamak istiyor. Hiç kimse yerleşim yerinde ağaçlarının kesildiği, ormanlarının kıyıma uğradığı, ya da ekonomik sefaletin arttığı bir Türkiye’de olmayı tercih etmez. Yıllardır güvenlik adı altında Türkiye’de farklı kaynaklara aktarılabilecek bütçeler ne yazık ki savaş ekonomisine aktarıldı. Bugün tam da böyle bir eşikteyiz. Çatışmaya neden olan sonuçları ortadan kaldırmaya niyetlendiğimiz zaman Türkiye’de demokratikleşme yolunda hızlı adımlarla ilerlediğimizi göreceğiz. Bunun farkındayız. Mücadelemiz bunun için. “TİP, KOMİSYONA ÜYE VERECEK” * TİP, komisyon için üye verecek mi? Türkiye İşçi Partisi (TİP) komisyona üye verecek. TİP’in üyesi Ahmet Şık olacak. Ayrıca Can Atalay’ın da başkanlık edeceği bir iç komisyon kurmuşlar. “SİYASİ PARTİLERİN DE CESARET GÖSTERMELERİ İÇİN ÇABALIYORUZ” * Komisyondan umutlu musunuz? Kendimize, mücadele tarihimize güveniyoruz. Bu ülkenin Türkü, Kürdü, Ermenisi, Çerkesi, Alevisiyle devrimcisi, sosyalisti, demokratıyla ortaya koyduğumuz ortak mücadele geleneği en çok güvendiğimiz şeydir. Komisyon yapması gerekeni yapacak. Ama neticede bu sorunu çözecek olan siyasi iradedir. Elbette meclis önemlidir. Toplumsal destek ve kararlılık olmazsa olmaz. Biz bu yüzyılda Türkiye’nin bu fırsatı kaçırmaması gerektiğini düşünüyoruz. Bu fırsat heba edilmemeli. Biz buna hazırız. Diğer siyasi partilerinde hazır olmaları gerektiğini düşünüyoruz. Ve onlarında bu cesaret ve iradeyi göstermeleri için çabalıyoruz. Siyasi partilerle görüşüyoruz, istişare halindeyiz. Muhalefetin mutlaka güçlü ve birleşik bir şekilde durması gerekiyor. İktidarın bugüne kadar kullandığı dil ve söylem yerine yeni bir dil ve söylem geliştirmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ve bu konuda kendileriyle de tartışıyoruz. “İYİ PARTİ DE GELİP KOMİSYONDA YER ALSIN” * İYİ Parti üye vermedi, ne düşünüyorsunuz? İlk günde de çağrı yapmıştık. Bugün de bu çağrıyı aracılığınızla yineliyoruz. Gelip komisyonda yer alsınlar. Varsa itirazlarını komisyonda ifade etsinler. Varsa eleştirileri komisyonda söylesinler. Böyle bir tarihsel zamanda hiçbir siyasi parti, “gelmem, konuşmam, oturmam” deme lüksüne sahip hissetmemeli, öyle yaklaşmamalı. Bu ülkeyi en çok sevdiğini söyleyenler, en önce bu masaya gelip yer alması gerekenlerdir. Çünkü bu ülke için en hayırlı şey çatışmaya son vermek, son bulması için zemin oluşturmak, barışı inşa etmektir. Bizim çıktığımız yol böyle bir yoldur. O yüzden komisyonun işlevi önemli. Getireceği yasal düzenlemelere ilişkin öneriler önemli. İtirazlar da elbette değerlidir. Bu itirazların yapılacağı zemin komisyon olmalı. Oraya gelmem oturmam demek bu sorunu anlamamak demektir. “BİZİM GİZLİ BİR AJANDAMIZ YOKTUR” * Kamuoyuna çağrınız var mı? Hepimizin ortak beklentileri ve ihtiyaçları var. Yaşam hakkı, barış hakkı, demokrasi hakkı temel insan haklarıdır. Hepimizin ayrımsız bir şekilde bu haklardan yararlanması gerekir. Bizim gizli bir ajandamız yok. Ajandası açık olan bir siyasi partiyiz. Bugüne kadar hep söyledik. Biz mücadele ve müzakere partisiyiz dedik. Türkiye’de Kürt meselesinin çözüm kanallarının demokratik yollarla açılması için bedel ödemiş, ağır sorumluluk kuşanmış bir siyasi partiyiz. Biz herkesi bir daha düşünmeye, bu konuda sorumluluk almaya, ciddi yaklaşmaya ve cesur olmaya davet ediyoruz.
DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, Meclis Komisyonu ve barış süreci ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

FARQİN NEWS - Abdullah Öcalan’ın çağrısı, PKK’nin fesih kararı ve silah bırakma töreninin ardından TBMM’de barış süreci için komisyon kuruldu. Tüm partilerden temsilcilerin yer aldığı 51 kişilik meclis komisyonu, ilk toplantısını önümüzdeki hafta gerçekleştirecek. Peki bundan sonra ne olacak? DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, Meclis Komisyonu ve barış süreci ile ilgili Güneydoğu Ekspres’in sorularını yanıtladı. Doğan’a yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:

“YASAL VE HUKUKİ DÜZENLEMELER”

* Meclis Komisyonu’na 4 üye verdiniz. Beklentiniz nedir?

Komisyona gösterilen ilgi, komisyon üzerinden yürütülen tartışmalar aslında Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu şeyleri ortaya koyuyor. Bizim de Meclis komisyonundan beklentimiz, yasal ve hukuki düzenlemeler yaparak silahların tümden devre dışı bırakılacağı demokratik siyaset alanının genişleyeceği bir zemini oluşturmaktır. Söz konusu başlıkların neler olacağı komisyon üyelerinin ortak kararı ile belirlenebilir. Bu konuda her siyasi partinin elbette bir hazırlığı vardır. Mesela bizim hukuk komisyonumuz yıllardır bu konulara ilişkin çalışmalar yürütüyor. Türkiye’de düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğü gibi demokratikleşme önünde engel teşkil eden, tüm alanlara dönük birtakım hazırlıklar yapabilir bu komisyon.

“HUKUKİ VE YASAL BOYUTUNA YÖN VERMELİ”

* Süreç ile ilgili bir eksiklik var mı?

Biz en geniş katılımlı bir temsiliyetin komisyonda çok değerli olduğuna inanıyoruz. O yüzden çoğulcu bir komisyon olmasını çok önemsiyoruz. Herkes itirazlarını, eleştirilerini komisyonda ifade edebilir. Bunun da değerli olduğunu düşünüyoruz. Bu komisyon sürecin hukuki ve yasal boyutuna yön verecek bir işleve sahip olabilir.

“KÜRT SORUNUNU ‘TERÖR’ PARANTEZİNE ALMAK SORUNU ANLAMAMAKTIR”

* Komisyonun ismiyle ilgili ‘Terörsüz Türkiye’ yerine barış ve demokrasiyi içeren isim verilebilir diye öneriler gelmişti. Ne diyorsunuz?

 

Kürt meselesi Türkiye’nin demokrasi meselesidir. Kürt meselesi bir güvenlik meselesi değildir. Hak ve özgürlükler meselesidir. Kürt sorununu ‘terör’ parantezine almak sorunu anlamamaktır. Bu bakış açısıyla onlarca yıl kaybedildi. Şimdi kaybedilen yılları telafi etme zamanıdır. O yüzden iktidarından muhalefetine Kürt meselesine bakış Türkiye’nin demokrasi sorunu şeklinde olmalıdır. Eğer Kürt sorununu çözmezseniz, Türkiye’yi demokratikleştiremezsiniz. Kürt meselesinin çözümüyle Türkiye’nin demokratikleşmesi birbiriyle doğru orantılı ve ayrılmaz bir hale gelmiştir. O yüzden biz bu sürece barış ve demokratik toplum süreci diyoruz. Tıpkı Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı çağrıda adlandırdığı gibi. Ana eksenini iki temel üzerinden kurabiliriz. Birincisi, barışın inşası. Diğeri demokratik toplumun inşasıdır. Bunlar eş zamanlı birlikte yol almalıdır. Biz toplumun kaygılarını anlıyoruz. Haklı itirazlarının ne olduğunun farkındayız. Çünkü bunlar ortak endişelerimiz, kaygılarımız ve ortak itirazlarımızdır. Ancak bazı maksatlı yaklaşımlar olduğunu da görüyoruz. Mevzu Kürtlerin hakları, Kürt meselesinin çözümü olunca sanki Türkiye’nin demokratikleşme hedefinden ayrı bir meseleymiş gibi ele almak isteyenlerin de, maksadının ne olduğunu görüyoruz.

“HERKESİN EZBERİNİ BOZMASI GEREKİYOR”

* AK Parti ve DEM Parti arasında devam eden bir süreç ittifakı var. Ancak bazı siyasi çevreler bunun sadece süreç ittifakıyla devam etmeyeceği yönünde eleştirileri var. Ne diyorsunuz?

DEM Parti olarak Kürt meselesinin çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesini nasıl birbirinden ayrılamaz şekilde ele alıyorsak; sürece de oy, anket gibi dar siyasi çıkarları önceleyen bir şekilde yaklaşmıyoruz. Bu iki meselenin siyasi parti çıkarlarının üzerinde tutulması gerekir. Gündelik siyasetin yerleşmiş kalıplarına sığabilecek meseleler değil bunlar. Herkesin ezberlerini bozması gerekir. Herkesin alışageldiği tarzı siyasetin dışına çıkması gerekir. Büyük bir değişim, dönüşümden bahsediyoruz. Bu değişim ve dönüşüm hepimizi kapsar. İktidarından muhalefetine herkesi kapsar. Seçim hesaplarına ya da bazı aktörlerin kazanıp-kaybetme denklemine sıkıştırılmamalı Kürt meselesi, ya da Türkiye’nin demokrasi sorunu seçimlere indirgenmemeli, yalnızca buna endekslenmemelidir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılında nasıl pozisyon alacağımızla ilgili bir durumdur. Biz diyoruz ki Türkiye Cumhuriyeti ikinci yüzyılında yüzyıldır çözülememiş, yarım asırdır da çatışmayla süren en can yakıcı sorununu eşit, adil, hakkaniyetli onurlu bir barış ve demokrasi yoluyla çözmeyi teklif ediyoruz. Silahların tümden devre dışı kalacağı ve bir daha asla silahların konuşmayacağı bir Türkiye yaratmak istiyoruz. Siyasetin güçlenmesi, demokratik siyaset alanının genişlemesi, adaletsizliklerin giderilmesi için mücadele ediyoruz. Kayyumların bir daha istisna dahi olmayacağı bir Türkiye tahayyülünden bahsediyoruz. Yerel demokrasinin güçleneceği, insanların yaşadıkları yerlerle ilgili söz ve karar mekanizmalara dahil olabileceği bir Türkiye için mücadele ediyoruz. Biz eşit bir kardeşlik diyoruz. O yüzden birtakım geleneksel söylemlerden arındırmak gerekiyor. Dar, çıkarcı yaklaşımlardan uzak yeni bir dil ve yeni bir bakış açısıyla yaklaşmak gerekiyor sürece.

“TOPLUM, ADİL VE DEMOKRATİK BİR ÜLKEDE YAŞAMAK İSTİYOR”

* Komisyonla birlikte sosyal medyada Türkiyeli değil, Türk’üz akımı başladı. Ne diyorsunuz?

Sosyal medyada özellikle komisyon üzerinden yürütülen tartışmaları fırsat bilip kutuplaşmayı körüklemek isteyen anlayışlar olduğunu görüyoruz. Bunun toplumun gerçek beklentisine karşılık gelmediğini düşünüyoruz. Toplumun beklentisi çok açıktır. Toplum adil ve demokratik bir ülkede yaşamak istiyor. Herkesin eşit haklara erişebildiği bir ülkede yaşamak istiyor. Hiç kimse yerleşim yerinde ağaçlarının kesildiği, ormanlarının kıyıma uğradığı, ya da ekonomik sefaletin arttığı bir Türkiye’de olmayı tercih etmez. Yıllardır güvenlik adı altında Türkiye’de farklı kaynaklara aktarılabilecek bütçeler ne yazık ki savaş ekonomisine aktarıldı. Bugün tam da böyle bir eşikteyiz. Çatışmaya neden olan sonuçları ortadan kaldırmaya niyetlendiğimiz zaman Türkiye’de demokratikleşme yolunda hızlı adımlarla ilerlediğimizi göreceğiz. Bunun farkındayız. Mücadelemiz bunun için.

“TİP, KOMİSYONA ÜYE VERECEK”

* TİP, komisyon için üye verecek mi?

Türkiye İşçi Partisi (TİP) komisyona üye verecek. TİP’in üyesi Ahmet Şık olacak. Ayrıca Can Atalay’ın da başkanlık edeceği bir iç komisyon kurmuşlar.

“SİYASİ PARTİLERİN DE CESARET GÖSTERMELERİ İÇİN ÇABALIYORUZ”

* Komisyondan umutlu musunuz?

Kendimize, mücadele tarihimize güveniyoruz. Bu ülkenin Türkü, Kürdü, Ermenisi, Çerkesi, Alevisiyle devrimcisi, sosyalisti, demokratıyla ortaya koyduğumuz ortak mücadele geleneği en çok güvendiğimiz şeydir. Komisyon yapması gerekeni yapacak. Ama neticede bu sorunu çözecek olan siyasi iradedir. Elbette meclis önemlidir. Toplumsal destek ve kararlılık olmazsa olmaz. Biz bu yüzyılda Türkiye’nin bu fırsatı kaçırmaması gerektiğini düşünüyoruz. Bu fırsat heba edilmemeli. Biz buna hazırız. Diğer siyasi partilerinde hazır olmaları gerektiğini düşünüyoruz. Ve onlarında bu cesaret ve iradeyi göstermeleri için çabalıyoruz. Siyasi partilerle görüşüyoruz, istişare halindeyiz. Muhalefetin mutlaka güçlü ve birleşik bir şekilde durması gerekiyor. İktidarın bugüne kadar kullandığı dil ve söylem yerine yeni bir dil ve söylem geliştirmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ve bu konuda kendileriyle de tartışıyoruz.

“İYİ PARTİ DE GELİP KOMİSYONDA YER ALSIN”

* İYİ Parti üye vermedi, ne düşünüyorsunuz?

İlk günde de çağrı yapmıştık. Bugün de bu çağrıyı aracılığınızla yineliyoruz. Gelip komisyonda yer alsınlar. Varsa itirazlarını komisyonda ifade etsinler. Varsa eleştirileri komisyonda söylesinler. Böyle bir tarihsel zamanda hiçbir siyasi parti, “gelmem, konuşmam, oturmam” deme lüksüne sahip hissetmemeli, öyle yaklaşmamalı. Bu ülkeyi en çok sevdiğini söyleyenler, en önce bu masaya gelip yer alması gerekenlerdir. Çünkü bu ülke için en hayırlı şey çatışmaya son vermek, son bulması için zemin oluşturmak, barışı inşa etmektir. Bizim çıktığımız yol böyle bir yoldur. O yüzden komisyonun işlevi önemli. Getireceği yasal düzenlemelere ilişkin öneriler önemli. İtirazlar da elbette değerlidir. Bu itirazların yapılacağı zemin komisyon olmalı. Oraya gelmem oturmam demek bu sorunu anlamamak demektir.

“BİZİM GİZLİ BİR AJANDAMIZ YOKTUR”

* Kamuoyuna çağrınız var mı?

Hepimizin ortak beklentileri ve ihtiyaçları var. Yaşam hakkı, barış hakkı, demokrasi hakkı temel insan haklarıdır. Hepimizin ayrımsız bir şekilde bu haklardan yararlanması gerekir. Bizim gizli bir ajandamız yok. Ajandası açık olan bir siyasi partiyiz. Bugüne kadar hep söyledik. Biz mücadele ve müzakere partisiyiz dedik. Türkiye’de Kürt meselesinin çözüm kanallarının demokratik yollarla açılması için bedel ödemiş, ağır sorumluluk kuşanmış bir siyasi partiyiz. Biz herkesi bir daha düşünmeye, bu konuda sorumluluk almaya, ciddi yaklaşmaya ve cesur olmaya davet ediyoruz.

Ankara HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve malabadigazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.