Diyarbakır’da 15 bin ağaç, 3 dönüm orman yok olacak!

Diyarbakır’ın Dicle İlçesi’ne bağlı Heridan ve Pirajmon köylerinde Kurşun ve Çinko ocağı nedeniyle devam eden maden çalışmaları, doğa katliamına neden olacak.

Diyarbakır Barosu Ekoloji Derneği, TMMOB ve Piran Savunma Kolektifi, Dicle’ye Pirajmon ve Heridan köylerinde 10 yıldan uzun bir süredir devam eden Kurşun-Çinko Ocağı nedeniyle dünyaca ünlü üzüm bağlarının kuruduğunu ve geçim kaynağı alanlarının tahrip edildiği duyurdu. Grup adına açıklama yapan Avukat Ahmet İnan, şunları söyledi: “Aynı zamanda dünyanın en tehlikeli maddesi olan kurşuna maruziyet nedeniyle yüzlerce köylü kanserden ölmüştür. Tıpkı Balıkesir Balyadaki kurşun madeni nedeniyle birçok köylünün kanserden ölmesi gibi. Bu proje kapsamında bizzat ÇED raporunda geçtiği üzere 15 binden fazla ağaç yani 3 bin dönüm civarı çok değerli orman alanı yok edilecektir. Fırat ve Dicle Havzası kesişiminde olan bölgemiz zengin su rezervlerine ve biyo çeşitliliğe ev sahipliği yapmaktadır. Proje alanı aynı zamanda birinci derecede deprem bölgesi olup, etrafı fay hatlarıyla çevrilidir. DİSKİ SU HAVZASI DA MADEN ALANI İÇİNDE Tüm bunlar yetmezmiş gibi proje sahası 50 kat artırılarak köy evlerimiz, köylerimize su sağlayan çeşmeler ve tüm bölgenin su ihtiyacını karşılayan Dicle Kralkızı barajları ve DİSKİ su havzası koruma sahaları maden alanın içine alınmıştır. Bu durum artık çevre hakkı ihlali değil, açıkça geçim hakkına, mülkiyet hakkına, barınma hakkına ve yaşam hakkına dönük bir saldırıdır. Fakat bugün burada bulunan tüm yaşam savunucuları ile beraber bu talancıları buradan def edeceğiz ve dedelerimizin mezarı olduğu burada çocuklarımızı büyüteceğiz.” Diyarbakır Ekoloji Derneği, ÇED olumlu kararının iptali ve yürütmesinin durdurulması için Çevre Şehircilik ve İklim değişikliği Bakanlığı aleyhinde Diyarbakır İdare Mahkemesi Başkanlığına başvurarak dava açtı. “ÇEVRE SAĞLIĞINI KORUMAK DEVLETİN GÖREVİDİR” ÇED raporunun iptali için yapılan savunmada, şöyle denildi: “Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 28 Temmuz 2022’de aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 161 ülkenin oyuyla kabul edilen kararında, temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir çevreye erişimi evrensel insan hakkı olarak kabul etmiştir. Bu günkü ve gelecek kuşakları kapsayacak biçimde çevrenin ‘bütün canlıların ortak varlığı olduğu’ ve Başta idare, meslek odaları, birlikler ve sivil toplum kuruluşları olmak üzere herkes, çevrenin korunması ve kirliliğin önlenmesi ile görevli olup bu konuda alınacak tedbirlere ve belirlenen esaslara uymakla yükümlüdürler. Sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının ülkemizde öncelikle en üst hukuki norm olan Anayasa'da düzenlenmiş olması da çevre hakkının temel bir insan hakkı olduğunu kanıtlar. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir. Uyuşmazlığa konu işlem hakkında Diyarbakır İdare Mahkemelerince verilmiş iptal kararı bulunmaktadır. Ancak aşağıda açıklanacağı üzere bu iptal kararının uygulanmasını engellemek için davalı idare tarafından bir öncekinin aynısı olan yeni bir idari işlem tesis edilmiştir. Mahkeme kararların arkasından dolanmak anlamına gelen bu işlem aynı zamanda Anayasa’nın 2.maddesindeki hukuk devleti ilkesine ve Anayasanın 138/4. Maddesine aykırılık taşımaktadır.”