Ormanlara kıymayın!

Diyarbakır (Güneydoğuekspres Gazetesi) - Güneydoğuekspres Gazetesi | 27.06.2023 - 12:42, Güncelleme: 27.06.2023 - 12:42 1754+ kez okundu.
 

Ormanlara kıymayın!

Ekoloji Derneği Denetleme Kurulu Üyesi Necdet Sezgin, “Diyarbakır ve bölge illerinde ormanların yok edilmesi, yangınlar şeklinde değil de ağaçları kökünden söküp atma şeklinde kendini göstermeye başladı” dedi.
Yaz ayları ile birlikte sıklıkla görülmeye başlanan orman yangınları ile ilgili Ekoloji Derneği Denetleme Kurulu Üyesi Necdet Sezgin’den uyarı geldi. Gazetemiz Güneydoğu Ekspres’e konuşan Sezgin, Diyarbakır ve bölgedeki orman yangınlarının yerini, ağaçların kökünden kesilip yeşermemesini sağlayan yeni bir yöntemin aldığını söyledi. Güneydoğuekspreste yer alan habere göre, Yerel halk ve Sivil Toplum Kuruluşları’nın ormanlık alanların ve meraların korunması için mücadele etmesine dikkat çeken Sezgin, anız yangınlarının verdiği ekolojik tahribata da değindi. Bölgedeki orman yangınlarının çoğunlukla ‘güvenlik’ gerekçesiyle çıkarıldığını söyleyen Sezgin, “Diyarbakır ilimiz ve bölgesindeki ormanların ekolojik yapısı genel anlamda verimli hilalin kuzey ucunda yer alır. Ve çeşitli nedenlerle orman yangınları çıkar. Genel anlamıyla Diyarbakır ve bölgesindeki bu verimli hilal dediğimiz bölgede yani yukarı Mezopotamya ve aşağı Mezopotamya’daki orman yangınlarının temel genel geçer sebepleri var. Bunlardan bazıları şöyle; güvenlik amaçlı geliştirilen orman yangınları, rantsal alan açma sebebiyle çıkarılan orman yangınları, yakacak ihtiyaçlarını karşılamak oluşturulan orman yangınları ve marangozluk vb. sebeplerle devam eden ormanın yok edilmesine dönük ya da ormanda yangın çıkarma gibi genel sebepler vardır. Bu temel sebeplerin de kendi içerisinde özellikleri var. Özellikle karakol olan alanlarda, karakolun etrafını boşaltıp ormanlık alanları yakarak keserek karakolun görüş açısını genişletme amacıyla geliştirilen orman yangınları var. Bunların dışında, bölgemizde her ne kadar rantsal alana avantaj sağlamak amacıyla geliştirilen orman yangınları olmasa da yine Türkiye’nin batısındaki Karadeniz’de, Akdeniz’de gelişen orman yangınları daha fazladır. Rantsal alan açma yönündeki yangınlardır. Ama bizim bölgemizde kendini daha fazla güvenlik amacıyla gösteren orman yangınlarıdır diye nitelendirebiliriz” dedi.  “AĞAÇLAR KÖKÜNDEN KESİLİYOR” Orman yangınlarının yerini ağaçları kökünden kesme yönteminin aldığını belirten Sezgin, şunları söyledi: “Son dönemlerde özellikle Diyarbakır ve bölgedeki iller Şırnak’ta, Cudi’de, Silopi’de, Hasankeyf’te Midyat bölgelerinde orman yangınları şeklinde değil de ağaçları kökünden söküp atma şeklinde kendini göstermeye başladı. Tabii ki bunun çeşitli amaçları var. Kökünden yok etmenin temel sebeplerinden bir tanesi o ağaçların yeniden yeşermesini önlemektir. Çünkü Diyarbakır’daki ve bölgedeki ormanlık alanların hâkim ağaçları meşe olduğundan yeniden meşeler yeşerebiliyor birkaç yıl sonra. O açıdan bununla başa çıkmanın yolunu artık kökünden yok etme kazıma olduğu varsayılmış ve bu yöntem kullanılmaya başlanmış. Tabi bu yöntem kullanılırken daha fazla yerel dinamikler, yerel halkın katkısıyla bu yapılmaya başlandı son dönemlerde.” “ORMAN YANGINLARI KASITLI ÇIKARILIYOR” Diyarbakır’daki ormanlık alanın yüzde 23 olduğunu, yapı itibariyle ardıç, karaçam, söğüt, çınar, ceviz, kavak, meşe ve melengiç ağaç türlerinin bulunduğuna dikkat çeken Sezgin, “Bu türler kendi kendine yanma olasılığı olmayan ya da yaz aylarının sıcaklığıyla yanmayacak ağaçlardır. Bunu göz önünde bulundurduğumuzda orman yangınlarının biraz da kasıtlı çıkarıldığı sonucuna varabiliriz” dedi. Ekolojik mücadele yürüten kurumların yalnız kaldığını vurgulayan Sezgin, son olarak şunları kaydetti:   “Orman ekosistemlerini göz önünde bulundurduğumuz zaman Diyarbakır ilindeki ve bölgedeki orman alanlarının flora faunalarını göz önünde bulundurmak gerekiyor. Tabi ki burada bir yaban hayatı vardır. Bu yaban hayatının mutlaka korunması gerekiyor çeşitlilikleri açısından. Tüm bunların korunması için yerel halkın geliştirmiş olduğu mücadele ya da ekoloji mücadelesi yürüten dernek, kurum ve kuruluşların yürütmüş olduğu mücadeleler genel anlamıyla derneklerin mücadelesinin yalnızlığıyla kalıyor. Yerel halkın çok katkı sunmadığı bariz bir şekilde görülüyor. Temel bir gayret olmalı bu gayrette ormanlaştırma yönünde olmalı. Maalesef yerel halkın ormanlarımızın ağaç sayısını, çeşitliliğini arttırma gibi bir çabası da bulunmamaktadır.” ORTAK MÜCADELE ÇAĞRISI Anız yangınların orman yangılarının verdiği zararla eşdeğer olduğunu belirten Sezgin, “Ekoloji Derneği olarak bizim dikkatimizi çeken en önemli şey yaklaşık olarak, 66 orman yangının faili belli değil, yani kimin yaptığı ve nasıl olduğu belli değil. Faili belli olmayan hiçbir tabiri kabul etmiyoruz. Bir orman yangını çıkmışsa faili bellidir. Orman yangınları kadar bizim bir derdimizde şu; anız yangınları da orman yangınları kadar büyük bir zarar veriyor. Biz anızların yaratmış olduğu ekolojik tahribatı orman alanların yanmış olduğunda bıraktıkları ekolojik tahribatla eşdeğer görüyoruz. O açıdan özellikle şunu belirtmek gerekiyor ki anız yakmalarını mutlaka engellemek gerekiyor. O açıdan yerel STK’larla birlikte yerel halkın bu var olan ormanlık ve meralık alanların korunması yönünde büyük bir çaba içerisinde olması gerektiğine inanıyoruz. Biz ormanları çocuklara miras olarak bırakmak zorundayız” dedi.
Ekoloji Derneği Denetleme Kurulu Üyesi Necdet Sezgin, “Diyarbakır ve bölge illerinde ormanların yok edilmesi, yangınlar şeklinde değil de ağaçları kökünden söküp atma şeklinde kendini göstermeye başladı” dedi.

Yaz ayları ile birlikte sıklıkla görülmeye başlanan orman yangınları ile ilgili Ekoloji Derneği Denetleme Kurulu Üyesi Necdet Sezgin’den uyarı geldi. Gazetemiz Güneydoğu Ekspres’e konuşan Sezgin, Diyarbakır ve bölgedeki orman yangınlarının yerini, ağaçların kökünden kesilip yeşermemesini sağlayan yeni bir yöntemin aldığını söyledi.

Güneydoğuekspreste yer alan habere göre, Yerel halk ve Sivil Toplum Kuruluşları’nın ormanlık alanların ve meraların korunması için mücadele etmesine dikkat çeken Sezgin, anız yangınlarının verdiği ekolojik tahribata da değindi. Bölgedeki orman yangınlarının çoğunlukla ‘güvenlik’ gerekçesiyle çıkarıldığını söyleyen Sezgin, “Diyarbakır ilimiz ve bölgesindeki ormanların ekolojik yapısı genel anlamda verimli hilalin kuzey ucunda yer alır. Ve çeşitli nedenlerle orman yangınları çıkar. Genel anlamıyla Diyarbakır ve bölgesindeki bu verimli hilal dediğimiz bölgede yani yukarı Mezopotamya ve aşağı Mezopotamya’daki orman yangınlarının temel genel geçer sebepleri var. Bunlardan bazıları şöyle; güvenlik amaçlı geliştirilen orman yangınları, rantsal alan açma sebebiyle çıkarılan orman yangınları, yakacak ihtiyaçlarını karşılamak oluşturulan orman yangınları ve marangozluk vb. sebeplerle devam eden ormanın yok edilmesine dönük ya da ormanda yangın çıkarma gibi genel sebepler vardır. Bu temel sebeplerin de kendi içerisinde özellikleri var. Özellikle karakol olan alanlarda, karakolun etrafını boşaltıp ormanlık alanları yakarak keserek karakolun görüş açısını genişletme amacıyla geliştirilen orman yangınları var. Bunların dışında, bölgemizde her ne kadar rantsal alana avantaj sağlamak amacıyla geliştirilen orman yangınları olmasa da yine Türkiye’nin batısındaki Karadeniz’de, Akdeniz’de gelişen orman yangınları daha fazladır. Rantsal alan açma yönündeki yangınlardır. Ama bizim bölgemizde kendini daha fazla güvenlik amacıyla gösteren orman yangınlarıdır diye nitelendirebiliriz” dedi. 

“AĞAÇLAR KÖKÜNDEN KESİLİYOR”

Orman yangınlarının yerini ağaçları kökünden kesme yönteminin aldığını belirten Sezgin, şunları söyledi:

“Son dönemlerde özellikle Diyarbakır ve bölgedeki iller Şırnak’ta, Cudi’de, Silopi’de, Hasankeyf’te Midyat bölgelerinde orman yangınları şeklinde değil de ağaçları kökünden söküp atma şeklinde kendini göstermeye başladı. Tabii ki bunun çeşitli amaçları var. Kökünden yok etmenin temel sebeplerinden bir tanesi o ağaçların yeniden yeşermesini önlemektir. Çünkü Diyarbakır’daki ve bölgedeki ormanlık alanların hâkim ağaçları meşe olduğundan yeniden meşeler yeşerebiliyor birkaç yıl sonra. O açıdan bununla başa çıkmanın yolunu artık kökünden yok etme kazıma olduğu varsayılmış ve bu yöntem kullanılmaya başlanmış. Tabi bu yöntem kullanılırken daha fazla yerel dinamikler, yerel halkın katkısıyla bu yapılmaya başlandı son dönemlerde.”

“ORMAN YANGINLARI KASITLI ÇIKARILIYOR”

Diyarbakır’daki ormanlık alanın yüzde 23 olduğunu, yapı itibariyle ardıç, karaçam, söğüt, çınar, ceviz, kavak, meşe ve melengiç ağaç türlerinin bulunduğuna dikkat çeken Sezgin, “Bu türler kendi kendine yanma olasılığı olmayan ya da yaz aylarının sıcaklığıyla yanmayacak ağaçlardır. Bunu göz önünde bulundurduğumuzda orman yangınlarının biraz da kasıtlı çıkarıldığı sonucuna varabiliriz” dedi.

Ekolojik mücadele yürüten kurumların yalnız kaldığını vurgulayan Sezgin, son olarak şunları kaydetti:

 

“Orman ekosistemlerini göz önünde bulundurduğumuz zaman Diyarbakır ilindeki ve bölgedeki orman alanlarının flora faunalarını göz önünde bulundurmak gerekiyor. Tabi ki burada bir yaban hayatı vardır. Bu yaban hayatının mutlaka korunması gerekiyor çeşitlilikleri açısından. Tüm bunların korunması için yerel halkın geliştirmiş olduğu mücadele ya da ekoloji mücadelesi yürüten dernek, kurum ve kuruluşların yürütmüş olduğu mücadeleler genel anlamıyla derneklerin mücadelesinin yalnızlığıyla kalıyor. Yerel halkın çok katkı sunmadığı bariz bir şekilde görülüyor. Temel bir gayret olmalı bu gayrette ormanlaştırma yönünde olmalı. Maalesef yerel halkın ormanlarımızın ağaç sayısını, çeşitliliğini arttırma gibi bir çabası da bulunmamaktadır.”

ORTAK MÜCADELE ÇAĞRISI

Anız yangınların orman yangılarının verdiği zararla eşdeğer olduğunu belirten Sezgin, “Ekoloji Derneği olarak bizim dikkatimizi çeken en önemli şey yaklaşık olarak, 66 orman yangının faili belli değil, yani kimin yaptığı ve nasıl olduğu belli değil. Faili belli olmayan hiçbir tabiri kabul etmiyoruz. Bir orman yangını çıkmışsa faili bellidir. Orman yangınları kadar bizim bir derdimizde şu; anız yangınları da orman yangınları kadar büyük bir zarar veriyor. Biz anızların yaratmış olduğu ekolojik tahribatı orman alanların yanmış olduğunda bıraktıkları ekolojik tahribatla eşdeğer görüyoruz. O açıdan özellikle şunu belirtmek gerekiyor ki anız yakmalarını mutlaka engellemek gerekiyor. O açıdan yerel STK’larla birlikte yerel halkın bu var olan ormanlık ve meralık alanların korunması yönünde büyük bir çaba içerisinde olması gerektiğine inanıyoruz. Biz ormanları çocuklara miras olarak bırakmak zorundayız” dedi.

Diyarbakır HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve malabadigazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.