Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış Mezopotamya'nın bereketli topraklarında, Diyarbakır'ın Silvan ilçesi sınırlarında benzersiz bir kültürel ve mimari miras yükseliyor: Malabadi Köprüsü.
Evliya Çelebi’nin “Altına Ayasofya'nın kubbesi girer” diyerek hayranlıkla söz ettiği, Fransız gezgin Albert Gabriel’in ise statik hesaplamaların dahi bilinmediği bir dönemde yapılmasına hayretle yaklaştığı bu köprü, aradan geçen yüzyıllara rağmen ziyaretçilerini büyülemeye devam ediyor.
Silvan’ın tarihsel ve kültürel kimliğinin simgesi olan Malabadi, yalnızca fiziki değil, aynı zamanda ruhani bir yapı; Silvan Belediyesi ve Kaymakamlığı'nın logolarında yer bulmuş, ilçenin taşınmaz tarihi envanterine resmen kaydedilmiştir.
Ancak ne yazık ki bu eşsiz miras, son yıllarda sahiplenme tartışmalarının gölgesinde kalmaktadır. Özellikle Batman ilinden gelen çeşitli bürokratik beyanlar, sosyal medya söylemleri ve iletişim kanallarındaki iddialar, köprünün tarihsel ve hukuki aidiyetini sorgular hale getirmiştir.
Tarihsel Gerçeklik ve Sessizlik
Batman’ın hızla büyüyen bir şehir olarak kültürel miras arayışına girmesi anlaşılabilir bir durumdur. Ancak bu arayış, komşu bir ilin sınırları içerisindeki tarihi bir yapının sahiplenilmesiyle gerçekleşmemelidir. Malabadi Köprüsü, Diyarbakır'ın Silvan ilçesine aittir ve bu durum resmi kayıtlarla sabittir.
Hasankeyf örneğinde olduğu gibi, tarihî yapıların korunamaması bölge için acı bir tecrübe olmuştur. Ancak Malabadi örneğinde durum farklıdır: Köprü ayaktadır, sağlamdır, Silvan’dadır ve Silvan halkının kalbindedir.
Yine de, bu aidiyetin kamuoyuna güçlü bir şekilde yansıtılması konusunda eksiklikler göze çarpmaktadır. Silvan Belediyesi, Kaymakamlık, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, Diyarbakır Valiliği ve ilgili STK'lar, bu konuda resmi ve etkili açıklamalar yapmaktan geri durmakta; bu da köprünün sahipsiz bırakıldığı algısını doğurmaktadır.
Malabadi: Kimliğimizin Taşı
Malabadi, sadece kemer taşlarıyla ayakta duran bir yapı değil; aynı zamanda Silvan’ın geçmişine, kimliğine ve kültürel mirasına tutunan bir hafıza mekânıdır. Köprünün yanlış bilgilerle başka yerlere mâl edilmesi, yalnızca Silvan’a değil, Türkiye’nin kültürel bütünlüğüne zarar verecek bir yaklaşımdır.
Bu nedenle çağrımız nettir:
Valilik makamı başta olmak üzere, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, Silvan Kaymakamlığı, Silvan Belediyesi ve İstanbul ile Diyarbakır’daki Silvanlı dernekler, bu değerli mirasın korunması için sorumluluk almalı ve Malabadi'nin gerçek sahibinin Silvan olduğunu güçlü bir biçimde kamuoyuna duyurmalıdır.
Bu yalnızlık, Malabadi’ye yakışmıyor.
Ve bu sessizlik, tarihe verilecek bir vebal olarak kalacaktır.