Mehmethan AKAN
Köşe Yazarı
Mehmethan AKAN
 

FARQÎN Û MELLÊ GÜLÊ (2)

Silvan’ın kültürel yapısında Misafirin çok büyük değeri vardır. Kaçak çaylar doldurulur kadehlere,  tütünler sarılır,  yiyecekler ikram edilir.  cemaat kalabalıktır. Dedem Hacı Latif’ê Hecî Eşyan’nin misafirleri doldurmuştur odayı.. Amcamız  Hacı Mihemed Elî’yê sivarçî devam eder Mellê Gülê’nin meselesine   Mellê Gülê Farqîn de tanınan renkli bir sima olmuştur.  Her olumsuz davanın barış noktası, Her çocuğu olmayan annenin ziyaretgahı, çaresiz dertlerin ümit kapısıdır artık. Namı  büyümüştür.  gülê  ise varlık içerisine girmiş  büyük bir zata eş olmanın nimetlerini iyi bir şekilde değerlendirmektedir.  Aylar yıllar derken, bir bahar mevsiminin  güneşli bir gününde  İstanbul’dan deve ve at katarları ile sefere çıkan  padişah emrindeki  kervancıbaşı  ve ekibi   ( ji binê xetê ) ‘den dönerken yolları, Dağ ile ova arasına kurulmuş birçok medeniyetin beşiği,  Silvan’dan geçmektedir. Elbat dağlarının eteğinde konaklarlar.    ( Kanîya Navîn )’ın suyundan içer, ( Kanîya Mezin) de de yüzer  ve yorgunluk atarlar.  Farqîn’ın temiz havası ile bayram etmiştir cigerleri.  Kervancıbaşı  emir verir tayfalarına toparlanır ve yollarına devam ederler  kervandaki eksik bir katırla…  Farqîn’ın güzelliği unutturmuştur onlara pirinç yüklü yeşilimsi renkte katırı. Katır kervandan ayrılmış ve deli dana gibi silvan’ın sokaklarında başı boş gezmektedir. Bunu fark eden (di xortê  hijde salî ),  katırı kaptıkları gibi getirip (Xana Şero)’ya bağlarlar. Bir çırpıda iki koca pirinç çuvalı indirilir  han’ın köşesine.. kar beyazlığıyla parlarcasına  bekletilir bir köşede.  İki genç,  Mellê Gülê’den gizli bir şey olmaz  ona her şey ayandır. Yaptıklarımızı duyarsa bizi perişan eder.  en iyisi gidip ona anlatalım derler. Mellê Gülê’nin kapısına varırlar ama çalmaya çekinirler kendi aralarında konuşurlarken, gülê  kapıya   dayanmış  onları dinlemektedir. İki genç en son kapıyı çalmaya karar verirler ama nafile, gülê daha çabuk davranır, bir bilgin edasıyla kapıyı açar, çok sert bir bakış atar ve biraz önce bizim evde bahsiniz geçti.  Mellê  ikinizin neler yaptığını bana söyledi. Eyer ondan gizleseydiniz. Alim Allah çarpılırdınız.  Sakın o pirinç çuvallarına kimse dokunmasın der ve kapıyı sertçe yüzlerine kapatır.  (Herdû xortê  delâl) donup kalırlar.  Bir endişe ve titreme molasından sonra kendilerine gelirler. Oracıkta,  (bi sond-û qesem) ile  yemin ederek Mellê gülê’den habersiz adım atmayacakları sözü ile sokağı terk ederler. Kervancıbaşı  ve ekibi ilerlemektedir. (nêzî  dara hiznaxî)’ye  yeşilimsi pirinç yüklü katırın olmadığını farkederler. Kervan durur yatar molaya… Kervancıbaşı ve birkaç adamı katırı sorarak gezerler  Farqîn’ın küçelerini. Birkaç kişiden sorarlar.   Lakin,  herkes  Mellê Gülê’ye gidin ancak,  o sizlere nerde olduğunu söyleyebilir derler. Kervancıbaşı çok diyar gezmiştir. Alim ve bilgindir. Heyecan almıştır benliğini merak eder bu zat-ı  aliyi. Koşar  kapısına Mele’nın.    Yanındakilere, eyer bu düşündüğüm kadar alim bir hoca ise padişaha kendisinden bahsedeceğim der.   Tabi gülê kapı arkasında her zamanki gibi konuşulanları dinlemektedir.  gelen misafirlere açar kapıyı.  Bilmektedir ne iste yeceklerini ve farkındadır kudretlerinin. Bir istihbarat elemanı gibi analiz etmiştir gelişmeleri. Salmıştır odaya haberleri.     Mellê gülê,  içerden bağırır !  misafirler çok uzak diyarlardan gelmişler. Onları bekletme al içeriye bir yorgunluk kahvesi içsinler der  Gülê alır misafirleri huzura, verir ellerine acı kahve’yi..  Kervancıbaşı şaşkındır. sıkıntı ile sayın hocam diyerek söze başlayacak ki; Mellê gülê, elini kaldırır…  rahat ol evladım bu kapıdan kimse çaresiz çıkmamıştır. Senin kervanından  bir katırın ayrılmış ve kaybolmuştur. Rengi yeşildir, yükü de pirinçtir. Kervancıbaşı ve yanındakiler heykel gibi sessizce donakalırlar.  Kervancıbaşı çekinerek,  peki hocam onu nerde bulabiliriz diye sorar. Mellê Gülê başını önüne eğer ,  gözlerini bir-iki dakika kapatır ve sıçrar bir vaziyette kervancıbaşına dönerek evet olanları gördüm.  katırı onsekiz yaşlarında iki genç yakalayıp ( Xana Şero )’ya götürmüşler.  iki pirinç çuvalını da orda bir köşeye yığmışlar. Şu anda katırınız ve iki çuval pirinciniz orda beklemektedir.  Gidin yükünüzü yükleyin ve yolunuza devam edin. Size bir şey soran olursa Mellê Gülê’nın  misafiriyiz dersiniz. Haa bu arada kudretli padişahıma selamlarımı iletin. Yolunuz açık olsun der. Kervancıbaşı eğilir elini öper. Hayır dualarınızı esirgemeyin der ve sırtını dönmeden gerisin geriye kapıdan çıkar… Kervancıbaşı çok diyar gezmiş ancak ilk kez bu kadar şaşırmıştır. “Bir insanın  kalp gözü bu kadar açık olurmu” diyerek şaşkınlığını ifade eder.  Mellê gülê’nın namı diyardan diyara taşmıştır. gelen geçen el öpmeden, eşiğinde eğilmeden geçememiştir farqîni…                                                                                                            Devam edecektir.                                
Ekleme Tarihi: 09 Nisan 2024 - Salı
Mehmethan AKAN

FARQÎN Û MELLÊ GÜLÊ (2)

Silvan’ın kültürel yapısında Misafirin çok büyük değeri vardır. Kaçak çaylar doldurulur kadehlere,  tütünler sarılır,  yiyecekler ikram edilir.  cemaat kalabalıktır. Dedem Hacı Latif’ê Hecî Eşyan’nin misafirleri doldurmuştur odayı.. Amcamız  Hacı Mihemed Elî’yê sivarçî devam eder Mellê Gülê’nin meselesine   Mellê Gülê Farqîn de tanınan renkli bir sima olmuştur.  Her olumsuz davanın barış noktası, Her çocuğu olmayan annenin ziyaretgahı, çaresiz dertlerin ümit kapısıdır artık.

Namı  büyümüştür.  gülê  ise varlık içerisine girmiş  büyük bir zata eş olmanın nimetlerini iyi bir şekilde değerlendirmektedir.  Aylar yıllar derken, bir bahar mevsiminin  güneşli bir gününde  İstanbul’dan deve ve at katarları ile sefere çıkan  padişah emrindeki  kervancıbaşı  ve ekibi   ( ji binê xetê ) ‘den dönerken yolları, Dağ ile ova arasına kurulmuş birçok medeniyetin beşiği,  Silvan’dan geçmektedir. Elbat dağlarının eteğinde konaklarlar.   

( Kanîya Navîn )’ın suyundan içer, ( Kanîya Mezin) de de yüzer  ve yorgunluk atarlar.  Farqîn’ın temiz havası ile bayram etmiştir cigerleri.  Kervancıbaşı  emir verir tayfalarına toparlanır ve yollarına devam ederler  kervandaki eksik bir katırla…  Farqîn’ın güzelliği unutturmuştur onlara pirinç yüklü yeşilimsi renkte katırı. Katır kervandan ayrılmış ve deli dana gibi silvan’ın sokaklarında başı boş gezmektedir. Bunu fark eden (di xortê  hijde salî ),  katırı kaptıkları gibi getirip (Xana Şero)’ya bağlarlar. Bir çırpıda iki koca pirinç çuvalı indirilir  han’ın köşesine.. kar beyazlığıyla parlarcasına  bekletilir bir köşede. 

İki genç,  Mellê Gülê’den gizli bir şey olmaz  ona her şey ayandır. Yaptıklarımızı duyarsa bizi perişan eder.  en iyisi gidip ona anlatalım derler. Mellê Gülê’nin kapısına varırlar ama çalmaya çekinirler kendi aralarında konuşurlarken, gülê  kapıya   dayanmış  onları dinlemektedir. İki genç en son kapıyı çalmaya karar verirler ama nafile, gülê daha çabuk davranır, bir bilgin edasıyla kapıyı açar, çok sert bir bakış atar ve biraz önce bizim evde bahsiniz geçti.  Mellê  ikinizin neler yaptığını bana söyledi. Eyer ondan gizleseydiniz. Alim Allah çarpılırdınız.  Sakın o pirinç çuvallarına kimse dokunmasın der ve kapıyı sertçe yüzlerine kapatır.  (Herdû xortê  delâl) donup kalırlar.  Bir endişe ve titreme molasından sonra kendilerine gelirler. Oracıkta,  (bi sond-û qesem) ile  yemin ederek Mellê gülê’den habersiz adım atmayacakları sözü ile sokağı terk ederler.

Kervancıbaşı  ve ekibi ilerlemektedir. (nêzî  dara hiznaxî)’ye  yeşilimsi pirinç yüklü katırın olmadığını farkederler. Kervan durur yatar molaya… Kervancıbaşı ve birkaç adamı katırı sorarak gezerler  Farqîn’ın küçelerini. Birkaç kişiden sorarlar.   Lakin,  herkes  Mellê Gülê’ye gidin ancak,  o sizlere nerde olduğunu söyleyebilir derler. Kervancıbaşı çok diyar gezmiştir. Alim ve bilgindir. Heyecan almıştır benliğini merak eder bu zat-ı  aliyi. Koşar  kapısına Mele’nın.    Yanındakilere, eyer bu düşündüğüm kadar alim bir hoca ise padişaha kendisinden bahsedeceğim der.   Tabi gülê kapı arkasında her zamanki gibi konuşulanları dinlemektedir.  gelen misafirlere açar kapıyı.  Bilmektedir ne iste yeceklerini ve farkındadır kudretlerinin. Bir istihbarat elemanı gibi analiz etmiştir gelişmeleri. Salmıştır odaya haberleri.    

Mellê gülê,  içerden bağırır !  misafirler çok uzak diyarlardan gelmişler. Onları bekletme al içeriye bir yorgunluk kahvesi içsinler der  Gülê alır misafirleri huzura, verir ellerine acı kahve’yi.. 

Kervancıbaşı şaşkındır. sıkıntı ile sayın hocam diyerek söze başlayacak ki; Mellê gülê, elini kaldırır…  rahat ol evladım bu kapıdan kimse çaresiz çıkmamıştır. Senin kervanından  bir katırın ayrılmış ve kaybolmuştur. Rengi yeşildir, yükü de pirinçtir. Kervancıbaşı ve yanındakiler heykel gibi sessizce donakalırlar.  Kervancıbaşı çekinerek,  peki hocam onu nerde bulabiliriz diye sorar. Mellê Gülê başını önüne eğer ,  gözlerini bir-iki dakika kapatır ve sıçrar bir vaziyette kervancıbaşına dönerek evet olanları gördüm.  katırı onsekiz yaşlarında iki genç yakalayıp ( Xana Şero )’ya götürmüşler.  iki pirinç çuvalını da orda bir köşeye yığmışlar. Şu anda katırınız ve iki çuval pirinciniz orda beklemektedir.  Gidin yükünüzü yükleyin ve yolunuza devam edin. Size bir şey soran olursa Mellê Gülê’nın  misafiriyiz dersiniz. Haa bu arada kudretli padişahıma selamlarımı iletin. Yolunuz açık olsun der. Kervancıbaşı eğilir elini öper. Hayır dualarınızı esirgemeyin der ve sırtını dönmeden gerisin geriye kapıdan çıkar…

Kervancıbaşı çok diyar gezmiş ancak ilk kez bu kadar şaşırmıştır. “Bir insanın  kalp gözü bu kadar açık olurmu” diyerek şaşkınlığını ifade eder.  Mellê gülê’nın namı diyardan diyara taşmıştır. gelen geçen el öpmeden, eşiğinde eğilmeden geçememiştir farqîni…                                                                                                            Devam edecektir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve malabadigazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.