İhsan Yılmaz
Köşe Yazarı
İhsan Yılmaz
 

1 Mayıs'ın Gölgesindeki Gerçek – Bayram mı, Baskı mı?

Yıl 2025… Takvimler 1 Mayıs’ı gösterdiğinde, Türkiye’nin dört bir yanında meydanlar yine doldu. Emekçiler, alın teriyle hayatını var edenler, bir günlüğüne de olsa haklarını haykırmak için sokaklara çıktı. Ama bu yıl da tablo aynıydı: Demir bariyerler, çevik kuvvet kalkanları, TOMA’lar ve sabırsız bir devlet refleksi… Diyarbakır’da Sönmeyen Umut Diyarbakır’da da emekçiler alanlardaydı. Yenişehir ilçesindeki İstasyon Meydanı’na çıkan kortejler, pankartlar ve sloganlarla barışçıl bir kutlama için bir araya geldi. Ancak her şey planlandığı gibi gitmedi. Bazı ara sokaklarda, valilik tarafından yasaklanan afiş ve dövizleri taşıyan gruplara müdahale edildi. En az 15 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanların çoğu sendikalı genç işçiler ve öğrencilerdendi. Oysa bu insanlar ne silah taşıyordu ne taş atıyordu. Sadece “eşit işe eşit ücret”, “asgari değil, insanca yaşam” gibi taleplerle haykırıyorlardı. Ama ne yazık ki taleplerin içeriğinden çok biçimi sorgulandı. “Slogan attılar” gerekçesiyle gözaltına alınan işçilerin hikâyeleri, bu ülkenin yıllardır değişmeyen 1 Mayıs fotoğrafına yeni ama tanıdık kareler ekledi. Ülke Genelinde Kapanan Meydanlar, Açılan Gözaltılar İstanbul’da Taksim yine yasaktı. Kadıköy, Bakırköy gibi alternatif alanlara izin verildi ama çok sayıda sendika ve platform, sembolik anlamı nedeniyle Taksim'e yürümekte ısrar etti. Sonuç: 200'ün üzerinde gözaltı. Ankara’da Sakarya Caddesi’nde yapılmak istenen yürüyüş engellendi. İzmir, Adana, Mersin, Van… Her yerde benzer manzaralar. Bu kadar çok şehrin güvenlik ablukası altına alındığı bir günde, bir bayramdan söz etmek ne kadar gerçekçi? Emekçilerin özgürce kendini ifade edemediği bir gün, kutlama değil, bir direniş günüdür artık. Bayram mı, Bastırma Günü mü? Her yıl 1 Mayıs’a bir “güvenlik sorunu” muamelesi yapılması, Türkiye’de emeğe verilen değerin somut bir göstergesi aslında. Devletin, işçiyi kollaması gereken yerde işçiden korkması, toplumsal barışı ve demokrasiyi zedeleyen bir refleksin ürünüdür. Düşünün; bir işçinin hakkını araması “tehlikeli” bulunuyor, ama haftalık 72 saat çalıştırılması, ücretinin geç yatması ya da sigortasız çalıştırılması “normal” sayılıyor. Bu ters orantı, Türkiye'deki sınıfsal çelişkilerin, çalışma koşullarının ve adaletin geldiği noktayı gösteriyor. Ama Bir Umut Hâlâ Var Tüm baskılara rağmen 1 Mayıs yine kutlandı. Bu ülkede hâlâ sokaklara çıkan gençler var. Sendikal mücadeleye omuz veren kadınlar var. Hiç tanımadığı bir işçi için gözaltında polisle tartışan avukatlar var. Ve en önemlisi, her yıl 1 Mayıs sabahı, "Belki bu yıl bir şey değişir" umuduyla yürüyen emekçiler var. Bu yüzden 1 Mayıs sadece bir gün değil. Aynı zamanda bu ülkede, bir işçinin ay sonunu getiremese de onurunu kaybetmediği, horlanmasına rağmen susmadığı, yasaklara rağmen vazgeçmediği bir direniş geleneğidir. Ve bizler… Yani kalemiyle, sesiyle, yüreğiyle emekten yana olanlar… Bu geleneği yazmaya, anlatmaya ve sahip çıkmaya devam edeceğiz. Yaşasın 1 Mayıs! Yaşasın emek, barış ve özgürlük mücadelesi!    
Ekleme Tarihi: 02 May 2025 - Friday
İhsan Yılmaz

1 Mayıs'ın Gölgesindeki Gerçek – Bayram mı, Baskı mı?

Yıl 2025… Takvimler 1 Mayıs’ı gösterdiğinde, Türkiye’nin dört bir yanında meydanlar yine doldu. Emekçiler, alın teriyle hayatını var edenler, bir günlüğüne de olsa haklarını haykırmak için sokaklara çıktı. Ama bu yıl da tablo aynıydı: Demir bariyerler, çevik kuvvet kalkanları, TOMA’lar ve sabırsız bir devlet refleksi…

Diyarbakır’da Sönmeyen Umut

Diyarbakır’da da emekçiler alanlardaydı. Yenişehir ilçesindeki İstasyon Meydanı’na çıkan kortejler, pankartlar ve sloganlarla barışçıl bir kutlama için bir araya geldi. Ancak her şey planlandığı gibi gitmedi. Bazı ara sokaklarda, valilik tarafından yasaklanan afiş ve dövizleri taşıyan gruplara müdahale edildi. En az 15 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanların çoğu sendikalı genç işçiler ve öğrencilerdendi.

Oysa bu insanlar ne silah taşıyordu ne taş atıyordu. Sadece “eşit işe eşit ücret”, “asgari değil, insanca yaşam” gibi taleplerle haykırıyorlardı. Ama ne yazık ki taleplerin içeriğinden çok biçimi sorgulandı. “Slogan attılar” gerekçesiyle gözaltına alınan işçilerin hikâyeleri, bu ülkenin yıllardır değişmeyen 1 Mayıs fotoğrafına yeni ama tanıdık kareler ekledi.

Ülke Genelinde Kapanan Meydanlar, Açılan Gözaltılar

İstanbul’da Taksim yine yasaktı. Kadıköy, Bakırköy gibi alternatif alanlara izin verildi ama çok sayıda sendika ve platform, sembolik anlamı nedeniyle Taksim'e yürümekte ısrar etti. Sonuç: 200'ün üzerinde gözaltı. Ankara’da Sakarya Caddesi’nde yapılmak istenen yürüyüş engellendi. İzmir, Adana, Mersin, Van… Her yerde benzer manzaralar.

Bu kadar çok şehrin güvenlik ablukası altına alındığı bir günde, bir bayramdan söz etmek ne kadar gerçekçi? Emekçilerin özgürce kendini ifade edemediği bir gün, kutlama değil, bir direniş günüdür artık.

Bayram mı, Bastırma Günü mü?

Her yıl 1 Mayıs’a bir “güvenlik sorunu” muamelesi yapılması, Türkiye’de emeğe verilen değerin somut bir göstergesi aslında. Devletin, işçiyi kollaması gereken yerde işçiden korkması, toplumsal barışı ve demokrasiyi zedeleyen bir refleksin ürünüdür.

Düşünün; bir işçinin hakkını araması “tehlikeli” bulunuyor, ama haftalık 72 saat çalıştırılması, ücretinin geç yatması ya da sigortasız çalıştırılması “normal” sayılıyor. Bu ters orantı, Türkiye'deki sınıfsal çelişkilerin, çalışma koşullarının ve adaletin geldiği noktayı gösteriyor.

Ama Bir Umut Hâlâ Var

Tüm baskılara rağmen 1 Mayıs yine kutlandı. Bu ülkede hâlâ sokaklara çıkan gençler var. Sendikal mücadeleye omuz veren kadınlar var. Hiç tanımadığı bir işçi için gözaltında polisle tartışan avukatlar var. Ve en önemlisi, her yıl 1 Mayıs sabahı, "Belki bu yıl bir şey değişir" umuduyla yürüyen emekçiler var.

Bu yüzden 1 Mayıs sadece bir gün değil. Aynı zamanda bu ülkede, bir işçinin ay sonunu getiremese de onurunu kaybetmediği, horlanmasına rağmen susmadığı, yasaklara rağmen vazgeçmediği bir direniş geleneğidir.

Ve bizler…
Yani kalemiyle, sesiyle, yüreğiyle emekten yana olanlar…
Bu geleneği yazmaya, anlatmaya ve sahip çıkmaya devam edeceğiz.

Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın emek, barış ve özgürlük mücadelesi!

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve malabadigazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.