Volkan ESER
Köşe Yazarı
Volkan ESER
 

ATEŞİN İÇİNDEN GEÇERKEN; İRAN İSRAİL VE ORTADOĞU’NUN KADERİ

Ortadoğu, yine bir gecede uykusuz kaldı. Gece yarısı, sessizliğin üstüne yağan bombalar; şehirleri değil, aynı zamanda bir halkın sabrını, tarihini, onurunu da hedef aldı. Terör devleti İsrail, 100’den fazla hedefi vurarak İran’a açık bir mesaj gönderdi: “Senin sınırın yok, senin güvenliğin yok.” Bu, sadece bir saldırı değil; bir meydan okuma, bir hesaplaşma çağrısıydı. Ama bu hesaplaşma, sadece iki ülkenin değil, bir coğrafyanın geleceğini şekillendirecek güçte. İsrail’in yıllardır süregelen saldırgan politikası, uluslararası hukuku ayaklar altına alan bir “dokunulmazlık zırhının arkasında sürdürülüyor. Filistin topraklarında işgal, Lübnan’da operasyonlar, Suriye’de hava saldırıları ve şimdi doğrudan İran’a yönelik koordineli ve ölümcül bir darbe. Bu, artık bir savunma refleksi değil, sistematik bir militarist yayılmacılıktır. İran’a yönelik bu son saldırı, sıradan bir misilleme değil; rejimin kalbine, askeri ve istihbarat omurgasına yapılmış profesyonelce hazırlanmış bir darbedir. Üst düzey isimlerin hedef alınması, sadece teknik bir operasyon değil, sembolik bir mesajdır: “Seni içeriden çökerteceğiz.”   Bugün İran, tarihi bir eşiğin kenarındadır. Bu türden saldırılar karşısında sessizlik, zayıflık olarak okunur; aşırı tepki ise bölgeyi topyekun bir savaşa sürükleyebilir. İran’ın bu noktada atacağı her adım, sadece kendi güvenliğini değil; Lübnan’dan Yemen’e, Suriye’den Gazze’ye kadar uzanan direniş cephesinin de kaderini belirleyecektir. 1. Soğukkanlı ama caydırıcı bir cevap şarttır. İran, doğrudan savaş başlatmadan, askeri dengeyi sarsacak nokta atışı operasyonlarla yanıt vermelidir. Bu cevap, İsrail’in iç kamuoyunda “güvensizlik” duygusu yaratmalı, onun güvenlik yanılsamasını paramparça etmelidir. 2. Diplomatik kanallar maksimum düzeyde işletilmelidir. BM ve uluslararası platformlarda İsrail’in bu saldırıları delilleriyle teşhir edilmeli, onun “kurban” imajı kırılmalıdır. İran, İsrail’in gerçek yüzünü bir işgalci, bir fail ve bir terör aktörü olarak göstermek için ciddi bir diplomatik atağa geçmelidir. 3. Bölgesel ittifaklar güçlendirilmelidir. İsrail’in saldırısı sadece İran’a değil, aynı zamanda bölgesel direniş güçlerine yöneliktir. Bu nedenle İran, Suriye, Lübnan, Irak ve hatta Türkiye ile daha güçlü stratejik bağlar kurarak ortak savunma mekanizmalarını devreye sokmalıdır. Peki İsrail’in yanına kar mı kalacak? Bu sorunun cevabı, bugün çizilecek stratejik çerçevede gizli. Eğer İran, sessiz kalırsa İsrail için bu saldırılar sıradanlaşır, her gece başka bir hedef belirlenir. Ama eğer İran akıllıca, kontrollü ama güçlü bir karşılık verirse, o zaman İsrail kendi güvenliğini sorgulamaya başlar. İsrail, saldırılarıyla Ortadoğu’yu ateş çemberine çevirirken, kendini bu yangının dışında tutabileceğini sanıyor. Oysa tarih göstermiştir ki, ateşle oynayanlar en sonunda kendini de yakar. Bu kez de öyle olacaktır. İran halkı, tarih boyunca dış baskılara, kuşatmalara ve komplolara karşı dimdik ayakta durmuştur. Bugün de bu saldırı, milletin birliğini, devletin kararlılığını ve direniş cephesinin azmini daha da pekiştirecektir. İsrail’in yaptıkları yanına kar kalmamalıdır. Ama bu hesap, sadece füze ile değil; akıl, strateji ve bölgesel dayanışma ile görülmelidir. Çünkü bu mücadele, sadece bir devletin değil, adaletin, bağımsızlığın ve insanlık onurunun mücadelesidir.
Ekleme Tarihi: 21 June 2025 - Saturday
Volkan ESER

ATEŞİN İÇİNDEN GEÇERKEN; İRAN İSRAİL VE ORTADOĞU’NUN KADERİ

Ortadoğu, yine bir gecede uykusuz kaldı. Gece yarısı, sessizliğin üstüne yağan bombalar; şehirleri değil, aynı zamanda bir halkın sabrını, tarihini, onurunu da hedef aldı. Terör devleti İsrail, 100’den fazla hedefi vurarak İran’a açık bir mesaj gönderdi: “Senin sınırın yok, senin güvenliğin yok.” Bu, sadece bir saldırı değil; bir meydan okuma, bir hesaplaşma çağrısıydı. Ama bu hesaplaşma, sadece iki ülkenin değil, bir coğrafyanın geleceğini şekillendirecek güçte.

İsrail’in yıllardır süregelen saldırgan politikası, uluslararası hukuku ayaklar altına alan bir “dokunulmazlık zırhının arkasında sürdürülüyor. Filistin topraklarında işgal, Lübnan’da operasyonlar, Suriye’de hava saldırıları ve şimdi doğrudan İran’a yönelik koordineli ve ölümcül bir darbe. Bu, artık bir savunma refleksi değil, sistematik bir militarist yayılmacılıktır.

İran’a yönelik bu son saldırı, sıradan bir misilleme değil; rejimin kalbine, askeri ve istihbarat omurgasına yapılmış profesyonelce hazırlanmış bir darbedir. Üst düzey isimlerin hedef alınması, sadece teknik bir operasyon değil, sembolik bir mesajdır: “Seni içeriden çökerteceğiz.”

 

Bugün İran, tarihi bir eşiğin kenarındadır. Bu türden saldırılar karşısında sessizlik, zayıflık olarak okunur; aşırı tepki ise bölgeyi topyekun bir savaşa sürükleyebilir. İran’ın bu noktada atacağı her adım, sadece kendi güvenliğini değil; Lübnan’dan Yemen’e, Suriye’den Gazze’ye kadar uzanan direniş cephesinin de kaderini belirleyecektir.

1. Soğukkanlı ama caydırıcı bir cevap şarttır. İran, doğrudan savaş başlatmadan, askeri dengeyi sarsacak nokta atışı operasyonlarla yanıt vermelidir. Bu cevap, İsrail’in iç kamuoyunda “güvensizlik” duygusu yaratmalı, onun güvenlik yanılsamasını paramparça etmelidir.

2. Diplomatik kanallar maksimum düzeyde işletilmelidir. BM ve uluslararası platformlarda İsrail’in bu saldırıları delilleriyle teşhir edilmeli, onun “kurban” imajı kırılmalıdır. İran, İsrail’in gerçek yüzünü bir işgalci, bir fail ve bir terör aktörü olarak göstermek için ciddi bir diplomatik atağa geçmelidir.

3. Bölgesel ittifaklar güçlendirilmelidir. İsrail’in saldırısı sadece İran’a değil, aynı zamanda bölgesel direniş güçlerine yöneliktir. Bu nedenle İran, Suriye, Lübnan, Irak ve hatta Türkiye ile daha güçlü stratejik bağlar kurarak ortak savunma mekanizmalarını devreye sokmalıdır.

Peki İsrail’in yanına kar mı kalacak?

Bu sorunun cevabı, bugün çizilecek stratejik çerçevede gizli. Eğer İran, sessiz kalırsa İsrail için bu saldırılar sıradanlaşır, her gece başka bir hedef belirlenir. Ama eğer İran akıllıca, kontrollü ama güçlü bir karşılık verirse, o zaman İsrail kendi güvenliğini sorgulamaya başlar.

İsrail, saldırılarıyla Ortadoğu’yu ateş çemberine çevirirken, kendini bu yangının dışında tutabileceğini sanıyor. Oysa tarih göstermiştir ki, ateşle oynayanlar en sonunda kendini de yakar. Bu kez de öyle olacaktır.

İran halkı, tarih boyunca dış baskılara, kuşatmalara ve komplolara karşı dimdik ayakta durmuştur. Bugün de bu saldırı, milletin birliğini, devletin kararlılığını ve direniş cephesinin azmini daha da pekiştirecektir.

İsrail’in yaptıkları yanına kar kalmamalıdır. Ama bu hesap, sadece füze ile değil; akıl, strateji ve bölgesel dayanışma ile görülmelidir. Çünkü bu mücadele, sadece bir devletin değil, adaletin, bağımsızlığın ve insanlık onurunun mücadelesidir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve malabadigazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.