Volkan ESER
Köşe Yazarı
Volkan ESER
 

CHP VE TÜRKİYE SİYASETİNİN GELECEĞİ…

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), tarihinin belki de en çalkantılı dönemlerinden birini yaşıyor. 2024 yılında yapılan 38. Olağan Kurultay, yalnızca yeni bir genel başkan seçimiyle değil, aynı zamanda sonrasında doğan iddialarla da siyasi arenada geniş yankı uyandırdı. Kurultayda yaşandığı öne sürülen usulsüzlüklerle ilgili hazırlanan iddianamenin kabul edilmesiyle, Türkiye’nin ana muhalefet partisi yeni bir yol ayrımına girmiş durumda. Bu gelişmelerin odağında ise bir isim yeniden parlıyor: Kemal Kılıçdaroğlu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kabul edilen iddianamede, İstanbul Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Ekrem İmamoğlu da dahil olmak üzere 12 kişi hakkında üç yıla kadar hapis cezası istendi. İddianamede yer alan dikkat çekici roller, siyasi ve hukuki boyutları bir araya getiriyor: Kemal Kılıçdaroğlu “mağdur”, Ekrem İmamoğlu “müdahil”, Hatay Büyükşehir Belediyesi eski başkanı Lütfü Savaş ise “müşteki” konumunda. Bu sıfatların hukuk dilinde ne anlama geldiğinden çok, CHP içindeki kırılganlık ve gruplaşmanın ne denli derinleştiğini göstermesi açısından sembolik bir anlamı var. Özellikle İmamoğlu gibi partinin genç, reformist yüzünün, adaletin karşısına bu şekilde çıkması, partideki yönetim anlayışının sorgulanmasına neden oluyor. Lütfü Savaş’ın başvurusu ile birlikte kurultayın iptali ve “yok hükmünde sayılması” talebi de gündeme geldi. Eğer yargı, kurultayda ciddi bir usulsüzlük olduğuna kanaat getirirse, seçilen genel başkan Özgür Özel’in görevi ve tüm delegasyon kararları tartışmalı hale gelebilir. Bu da CHP’nin yeniden kurultaya gitmesini zorunlu kılabilir. Parti tüzüğü açısından bu durum sadece bir seçim iptali değil, aynı zamanda mevcut yönetimin meşruiyetinin ortadan kalkması anlamına gelir. Böyle bir senaryo ise, siyaset sahnesinde taşları yerinden oynatacak bir sonuç doğurur. Kemal Kılıçdaroğlu: Geri Dönüşün Eşiğinde mi? Kemal Kılıçdaroğlu, kurultay sonrası sessizliğini büyük ölçüde korusa da, siyasi kulislerde geri dönüş için hazırlık yaptığı iddiaları giderek daha yüksek sesle konuşuluyor. Özellikle iddianamede mağdur sıfatıyla yer alması, kamuoyunda “acaba planlı bir geri dönüş stratejisi mi var?” sorularını akıllara getiriyor. Kılıçdaroğlu’nun 2023 seçimlerinin ardından siyasetten tamamen çekileceği düşünülüyordu. Ancak bugün gelinen noktada, onun adının yeniden gündeme gelmesi, bir karizmatik liderin geri dönüş hikayesini andırıyor. CHP içinde örgüt tabanında halen ciddi bir desteğe sahip olduğu bilinen Kılıçdaroğlu, özellikle kurultayın iptali durumunda meşru bir zeminle yeniden genel başkanlığa aday olabilir. Özgür Özel’in liderliği henüz bir yılı bile doldurmamışken büyük bir sınavla karşı karşıya. Özel’in karşısındaki engel artık sadece iktidar değil, parti içi hesaplaşmalar. Eğer kurultay iptal edilir ve yeniden seçim yapılırsa, Özel’in liderliği ciddi biçimde sarsılabilir. Ekrem İmamoğlu için ise durum daha karmaşık. Hakkındaki iddialar ve yargı süreci, siyasi geleceği açısından risk teşkil ediyor. Cezaevinde tutuklu bulunan İmamoğlu’nun, yolsuzluk iddialarıyla karizması alt üst olmuş durumda. Devam eden yargı süreci ve bu dosyadan alacağı herhangi bir ceza, siyaset sahnesindeki yürüyüşünü ciddi biçimde sekteye uğratacaktır. CHP’de yaşanan bu kriz, sadece bir parti içi mesele değil. Türkiye’de muhalefetin liderliği açısından da bir kader anı olabilir. Kemal Kılıçdaroğlu’nun yeniden sahneye çıkması, sadece CHP’yi değil, muhalefetin tüm dengesini yeniden şekillendirebilir. Peki, Kılıçdaroğlu dönerse ne olur? Bu, onun geri döndüğünde nasıl bir kadro ve strateji ile geleceğine bağlı. Eski ekibiyle geri dönerse, “eskiye dönüş” eleştirilerine maruz kalabilir. Ancak yeni yüzler ve kapsamlı bir siyasi yenilenme vaadiyle dönerse, bu hem parti içinde yeniden toparlanmayı sağlar hem de iktidara karşı daha güçlü bir muhalefet hattı oluşturabilir. CHP, 38. Kurultay’dan bugüne kadar geçen kısa sürede, adeta “içerden mini bir darbe” senaryosunu yaşar gibi oldu. Usulsüzlük iddiaları, mahkeme süreçleri, liderlik çatışmaları ve yeniden yazılmakta olan stratejik senaryolar… Bu noktada sorulması gereken asıl soru şu: CHP bir yol ayrımında mı, yoksa tam da efsanevi hikayelere yaraşır biçimde, “geriye dönüş” yolculuğunun başında mı? Kemal Kılıçdaroğlu’nun sessizliği bir kenara, onun adı bu defa sadece geçmişin değil, muhtemel bir geleceğin de merkezine yerleşmiş durumda. Türkiye siyasetinde yeni bir dönem açılacaksa, bu dönemin baş aktörlerinden biri yeniden o olabilir.
Ekleme Tarihi: 04 June 2025 - Wednesday
Volkan ESER

CHP VE TÜRKİYE SİYASETİNİN GELECEĞİ…

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), tarihinin belki de en çalkantılı dönemlerinden birini yaşıyor. 2024 yılında yapılan 38. Olağan Kurultay, yalnızca yeni bir genel başkan seçimiyle değil, aynı zamanda sonrasında doğan iddialarla da siyasi arenada geniş yankı uyandırdı.

Kurultayda yaşandığı öne sürülen usulsüzlüklerle ilgili hazırlanan iddianamenin kabul edilmesiyle, Türkiye’nin ana muhalefet partisi yeni bir yol ayrımına girmiş durumda. Bu gelişmelerin odağında ise bir isim yeniden parlıyor: Kemal Kılıçdaroğlu.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kabul edilen iddianamede, İstanbul Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Ekrem İmamoğlu da dahil olmak üzere 12 kişi hakkında üç yıla kadar hapis cezası istendi. İddianamede yer alan dikkat çekici roller, siyasi ve hukuki boyutları bir araya getiriyor: Kemal Kılıçdaroğlu “mağdur”, Ekrem İmamoğlu “müdahil”, Hatay Büyükşehir Belediyesi eski başkanı Lütfü Savaş ise “müşteki” konumunda.

Bu sıfatların hukuk dilinde ne anlama geldiğinden çok, CHP içindeki kırılganlık ve gruplaşmanın ne denli derinleştiğini göstermesi açısından sembolik bir anlamı var. Özellikle İmamoğlu gibi partinin genç, reformist yüzünün, adaletin karşısına bu şekilde çıkması, partideki yönetim anlayışının sorgulanmasına neden oluyor.

Lütfü Savaş’ın başvurusu ile birlikte kurultayın iptali ve “yok hükmünde sayılması” talebi de gündeme geldi. Eğer yargı, kurultayda ciddi bir usulsüzlük olduğuna kanaat getirirse, seçilen genel başkan Özgür Özel’in görevi ve tüm delegasyon kararları tartışmalı hale gelebilir. Bu da CHP’nin yeniden kurultaya gitmesini zorunlu kılabilir.

Parti tüzüğü açısından bu durum sadece bir seçim iptali değil, aynı zamanda mevcut yönetimin meşruiyetinin ortadan kalkması anlamına gelir. Böyle bir senaryo ise, siyaset sahnesinde taşları yerinden oynatacak bir sonuç doğurur.

Kemal Kılıçdaroğlu: Geri Dönüşün Eşiğinde mi?

Kemal Kılıçdaroğlu, kurultay sonrası sessizliğini büyük ölçüde korusa da, siyasi kulislerde geri dönüş için hazırlık yaptığı iddiaları giderek daha yüksek sesle konuşuluyor. Özellikle iddianamede mağdur sıfatıyla yer alması, kamuoyunda “acaba planlı bir geri dönüş stratejisi mi var?” sorularını akıllara getiriyor.

Kılıçdaroğlu’nun 2023 seçimlerinin ardından siyasetten tamamen çekileceği düşünülüyordu. Ancak bugün gelinen noktada, onun adının yeniden gündeme gelmesi, bir karizmatik liderin geri dönüş hikayesini andırıyor. CHP içinde örgüt tabanında halen ciddi bir desteğe sahip olduğu bilinen Kılıçdaroğlu, özellikle kurultayın iptali durumunda meşru bir zeminle yeniden genel başkanlığa aday olabilir.

Özgür Özel’in liderliği henüz bir yılı bile doldurmamışken büyük bir sınavla karşı karşıya. Özel’in karşısındaki engel artık sadece iktidar değil, parti içi hesaplaşmalar. Eğer kurultay iptal edilir ve yeniden seçim yapılırsa, Özel’in liderliği ciddi biçimde sarsılabilir.

Ekrem İmamoğlu için ise durum daha karmaşık. Hakkındaki iddialar ve yargı süreci, siyasi geleceği açısından risk teşkil ediyor. Cezaevinde tutuklu bulunan İmamoğlu’nun, yolsuzluk iddialarıyla karizması alt üst olmuş durumda. Devam eden yargı süreci ve bu dosyadan alacağı herhangi bir ceza, siyaset sahnesindeki yürüyüşünü ciddi biçimde sekteye uğratacaktır.

CHP’de yaşanan bu kriz, sadece bir parti içi mesele değil. Türkiye’de muhalefetin liderliği açısından da bir kader anı olabilir. Kemal Kılıçdaroğlu’nun yeniden sahneye çıkması, sadece CHP’yi değil, muhalefetin tüm dengesini yeniden şekillendirebilir.

Peki, Kılıçdaroğlu dönerse ne olur? Bu, onun geri döndüğünde nasıl bir kadro ve strateji ile geleceğine bağlı. Eski ekibiyle geri dönerse, “eskiye dönüş” eleştirilerine maruz kalabilir. Ancak yeni yüzler ve kapsamlı bir siyasi yenilenme vaadiyle dönerse, bu hem parti içinde yeniden toparlanmayı sağlar hem de iktidara karşı daha güçlü bir muhalefet hattı oluşturabilir.

CHP, 38. Kurultay’dan bugüne kadar geçen kısa sürede, adeta “içerden mini bir darbe” senaryosunu yaşar gibi oldu. Usulsüzlük iddiaları, mahkeme süreçleri, liderlik çatışmaları ve yeniden yazılmakta olan stratejik senaryolar…

Bu noktada sorulması gereken asıl soru şu: CHP bir yol ayrımında mı, yoksa tam da efsanevi hikayelere yaraşır biçimde, “geriye dönüş” yolculuğunun başında mı?

Kemal Kılıçdaroğlu’nun sessizliği bir kenara, onun adı bu defa sadece geçmişin değil, muhtemel bir geleceğin de merkezine yerleşmiş durumda. Türkiye siyasetinde yeni bir dönem açılacaksa, bu dönemin baş aktörlerinden biri yeniden o olabilir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve malabadigazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.