Silvan’da yıllardır konuşulan, yazılan, şikâyet edilen ama bir türlü çözülemeyen bir sorun var: Altyapı rezaleti.
Evet, bu bir eksiklik değil, gecikme değil, “yapılacak” denilip rafa kaldırılacak bir mesele değil.
Bu düpedüz rezalet.
Her yağmur yağdığında yaşanan bu çile, artık “doğal afet” değil; tamamen idarelerin ihmalinin bir sonucu haline gelmiştir. Çünkü aynı sorunlar yıllardır bu ilçenin kaderine yazılıyor, vatandaş da kader diye kabullenmeye zorlanıyor.
Ama Silvan artık kabullenmiyor.
Silvan artık susmuyor.
Silvan artık soruyor: Bu vebal kimin boynunda?
DİSKİ: MASADA VAR, SAHADA YOK!
Silvan’ın altyapısının yetersiz olduğunu bilmeyen yok.
Logarlar taşıyor, kanalizasyon geri basıyor, yollar göle dönüyor.
Yıllardır bu halk “altyapı yapılacak” masalını dinledi.
Fakat her kış yine aynı soru soruluyor:
DİSKİ nerede?
Kanalizasyonu kaldıramayan bir ilçeye altyapı yapılmamışsa, bu teknik sorun değil; görev ihmalidir.
Bu gecikme değil; umursamazlıktır.
Bu “yapacağız” sözü değil; oyalamadır.
Silvan’ın esnafı dükkanını su altında görünce mi başlayacaksınız çalışmaya?
Bir çocuk sel sularına kapıldığında mı harekete geçeceksiniz?
Bir yaşlı kadın kapıya çıkamadığında mı?
Bu soruları halk soruyor, sormaya da devam edecek.
DSİ: SORUMLULUĞUN YANINDAN GEÇİP GİTMEKLE SORUN KAYBOLMUYOR
Dağlardan gelen taşkın sular yıllardır aynı bölgeleri vuruyor.
Yıllardır aynı güzergâhları su basıyor.
Yıllardır aynı mahalleler felaketi yaşıyor.
DSİ’nin görevi belli:
Dağ eteklerine su kontrol kanalları yapmak,
Şehir girişlerinde su akışını düzenlemek,
Selin kontrolsüz şekilde yerleşim merkezine ulaşmasını engellemek.
Fakat ne yapılıyor?
Hiçbir şey.
Her yağmurda Silvan’ın sokakları dereye dönüyor, DSİ ise sorumluluğunu “başka kurum yapmalı” diyerek savuşturuyor.
Oysa bu halk, sorumluluğu top gibi bir kurumdan diğerine atan bürokrasiden bıktı, usandı.
BELEDİYE: SADECE GÖZETMEKLE BELEDİYECİLİK OLMAZ
Belediyenin görevi yalnızca vidanjör çağırmak, fotoğraf çekmek, iki açıklama yapmak değildir.
Belediyecilik; kriz gelmeden önlem almaktır.
Öngörüdür, planlamadır, ciddiyettir.
Silvan’da ise yağmur yağdığında hareketlenen bir belediye var.
Peki ya yağmur yokken?
O çukurlar, o çökmüş yollar, o yetersiz mazgallar…
Bunları kim görmüyor?
Halk mı?
Hayır.
Yetkililer görmezden geliyor.
“O KOLTUKLARDA OTURMAK HİZMET ETMEK İÇİNDİR”
Buradan açık bir çağrı yapıyorum:
O koltuklara makam olsun diye oturmadınız.
O koltuklar gösteriş için değil,
Halka hizmet için size emanet edildi.
Bu halkın her selde su basan evleri sizin sorumluluğunuzdur.
Bu halkın iş yerine dolan çamur, sizin vebalinizdir.
Bu halkın korkusu, kaygısı, mağduriyeti sizin omuzlarınızdadır.
Eğer bu görevler yerine getirilmiyorsa,
Eğer yıllardır aynı sorunlar yaşanıyorsa,
Eğer halen “çalışma başlatacağız” masalı anlatılıyorsa…
O koltuklarda oturan herkes bu sorumluluğun hesabını vermek zorundadır.
BİR CAN GİDERSE…
Herkes şunu bilsin:
Eğer bu ihmaller yüzünden Silvan’da bir can kaybı yaşanırsa
– ki Allah korusun –
o hesabı bu halk sorar.
Sadece sosyal medyada değil, sadece basında değil…
Hukuken de, vicdanen de, kamuoyu önünde de.
Bu uyarı, bu halka yapılan bir iyilik değil;
size verilmiş son bir fırsattır.
ACİL EYLEM PLANI ŞART!
Silvan için bugün değil hemen yapılması gerekenler:
1) DİSKİ derhal altyapı yenileme programını başlatmalı.
Bahane değil çözüm üretilmeli.
2) DSİ dağ etekleri ve şehir geçişlerinde su kanallarını acilen inşa etmeli.
Yıllardır ihmal edilen bölgeler koruma altına alınmalı.
3) Belediye koordinasyonu sağlayarak kritik noktaları güçlendirmeli.
Mazgal temizliği, yol güçlendirme, taşkın riski olan sokaklara bariyer, geçici çözümler ve kalıcı planlama yapılmalı.
Bu şehir bunu hak ediyor.
Bu halk bunu hak ediyor.
Bu çocuklar bunu hak ediyor.
Son söz: Silvan kaderine terk edilecek değil, hizmet edilmesi gereken bir şehirdir.
Yapılmayan her işin, tutulmayan her sözün, yaşanan her mağduriyetin sorumluluğu bellidir.
Ve bu halk artık hesap soracak güce, iradeye ve sese sahiptir.