İhsan Yılmaz
Köşe Yazarı
İhsan Yılmaz
 

Bir Dönemin Sonu, Yeni Bir Başlangıcın Eşiği

2025’in ortasına geldiğimiz şu günlerde, Türkiye tarihinin en çetin, en kanlı, en çok can yakan başlıklarından biri resmen kapanıyor. Pkk, Kandil’de yaptığı açıklamayla yarım asrı aşan silahlı mücadelesine son verdiğini ve kendini feshettiğini ilan etti. Bu sadece bir örgütün sonu değil, aynı zamanda bir devrin de kapanışı anlamına geliyor. Kuşkusuz bu gelişme, yıllardır bu topraklarda akan kanın, dinmeyen acının, çözümden uzak kalan sorunların sembolü olmuş bir yapının artık tarihe karışması anlamına geliyor. Bu, yalnızca devletin bir başarısı değil; aynı zamanda barışa, birlikte yaşamaya, umuda dair hâlâ yüreğinde kırıntı taşıyan herkesin zaferidir. Silahların Susması Yetmez Ancak burada durmamalıyız. Zira sadece silahların susmasıyla yetinirsek, yeniden aynı kısır döngüye girmemiz işten bile değil. Bu coğrafyada barışı kalıcı kılmanın, ortak bir gelecek inşa etmenin tek yolu: daha demokratik, daha adil, daha kapsayıcı bir sistem kurmaktan geçiyor. Pkk'nin silah bırakması, olayların sona ermesi başlı başına bir başarı olsa da, sürecin sürdürülebilirliği çok daha zorlu bir sınavdır. Çünkü bu topraklarda sorun sadece dağda değil, zihinlerde, yasalarda, kurumlarda da yaşıyor. O yüzden şimdi asıl mesele, bu yeni dönemi bir anayasal reform süreciyle taçlandırmak. Ortak Bir Gelecek, Ortak Bir Anayasa Türkiye, Türk ve Kürt halkının birlikte kurduğu bir ülke. Bu gerçeği görmezden gelen her yaklaşım, bugüne kadar olduğu gibi yarın da başarısızlığa mahkûm olur. Ortak tarihimizin, kaderimizin ve coğrafyamızın gereği olarak artık yeni bir toplumsal sözleşmeye ihtiyacımız var. Yani yeni bir anayasa. Bu yeni anayasa, sadece teknik bir hukuk metni değil, aynı zamanda psikolojik bir eşiktir. Bu metin, Kürtlerin de eşit yurttaşlar olduğunu açıkça tanımalı, anadilde eğitim ve kamusal hizmet hakkı, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gibi talepler hukuki teminata kavuşturulmalıdır. Ama aynı zamanda Türk halkının da endişelerini giderecek, üniter yapıyı ve ortak vatan fikrini güvence altına alacak bir içerikte olmalıdır. Bu dengeyi kurmak, siyasetin asli görevidir. Sosyal ve Kültürel Barış Devletin güvenlikçi reflekslerden çıkıp sosyal, ekonomik ve kültürel entegrasyona yönelmesi gerekiyor. Bölge halkının kalkınmaya, gençlerin eğitime, kadınların sosyal hayata katılımına ihtiyaçları var. Dağdan inen silahların yerini artık kitaplar, projeler, sanayi, tarım ve kültür almalıdır. Devlet-millet ilişkisi yeniden tanımlanmalı. Vatandaşını dışlayan değil, sarıp sarmalayan; kimliğinden dolayı ayrımcılığa uğratmayan; herkesin kendi kimliğiyle onur duyabildiği bir Türkiye hayali artık gerçek olmalı. Sosyal Medyada Öfke Neden? İlginç bir gözlem de şu: Pkk’nin silah bırakması, örgütle en sert mücadeleyi savunan kesimlerde bile rahatsızlık yaratmış gibi görünüyor. Bazı Türk ve Kürt milliyetçilerinin sosyal medyadaki öfkesi, açıkça “Bu iş neden bitti?” sorusunu sorduruyor. Çünkü bazıları için bu çatışma, varoluşsal bir alan, ideolojik bir meşruiyet ya da siyasi bir pozisyon kaynağıydı. Şimdi silahlar sustu, barış geldi. Ve sanki bazıları için bu, beğeni sayılarının, politik etkilerinin düşmesi demek... Bu ruh haliyle mücadele etmezsek, yeni dönem aynı eski dil, aynı nefretle yürütülürse, barış filizlenmeden kurur. Sonuç: Yeni Bir Yüzyıla, Ortak Aklın Rehberliğinde Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına girerken artık etnik ayrımcılığı da, ötekileştirmeyi de, güvenlikten ibaret bir yaklaşımı da geride bırakmalıyız. Hepimiz için daha güçlü bir Türkiye; ancak herkesin eşit, özgür ve onurlu hissedeceği bir sistemle mümkündür. Artık birbirimizin varlığını tehdit değil, zenginlik olarak göreceğimiz bir siyasal ve toplumsal vizyona ihtiyacımız var. Pkk’nin silah bırakması bir final değil; doğru okunursa, çok güçlü bir başlangıçtır. Türkiye’nin barış içinde bir arada yaşama iradesi, bu başlangıcı kalıcı bir başarıya dönüştürebilir. Bunu hep birlikte yapmalıyız. Çünkü bu kez gerçekten bir daha başa dönmemek için...  
Ekleme Tarihi: 13 May 2025 - Tuesday
İhsan Yılmaz

Bir Dönemin Sonu, Yeni Bir Başlangıcın Eşiği

2025’in ortasına geldiğimiz şu günlerde, Türkiye tarihinin en çetin, en kanlı, en çok can yakan başlıklarından biri resmen kapanıyor. Pkk, Kandil’de yaptığı açıklamayla yarım asrı aşan silahlı mücadelesine son verdiğini ve kendini feshettiğini ilan etti. Bu sadece bir örgütün sonu değil, aynı zamanda bir devrin de kapanışı anlamına geliyor.

Kuşkusuz bu gelişme, yıllardır bu topraklarda akan kanın, dinmeyen acının, çözümden uzak kalan sorunların sembolü olmuş bir yapının artık tarihe karışması anlamına geliyor. Bu, yalnızca devletin bir başarısı değil; aynı zamanda barışa, birlikte yaşamaya, umuda dair hâlâ yüreğinde kırıntı taşıyan herkesin zaferidir.

Silahların Susması Yetmez

Ancak burada durmamalıyız. Zira sadece silahların susmasıyla yetinirsek, yeniden aynı kısır döngüye girmemiz işten bile değil. Bu coğrafyada barışı kalıcı kılmanın, ortak bir gelecek inşa etmenin tek yolu: daha demokratik, daha adil, daha kapsayıcı bir sistem kurmaktan geçiyor.

Pkk'nin silah bırakması, olayların sona ermesi başlı başına bir başarı olsa da, sürecin sürdürülebilirliği çok daha zorlu bir sınavdır. Çünkü bu topraklarda sorun sadece dağda değil, zihinlerde, yasalarda, kurumlarda da yaşıyor. O yüzden şimdi asıl mesele, bu yeni dönemi bir anayasal reform süreciyle taçlandırmak.

Ortak Bir Gelecek, Ortak Bir Anayasa

Türkiye, Türk ve Kürt halkının birlikte kurduğu bir ülke. Bu gerçeği görmezden gelen her yaklaşım, bugüne kadar olduğu gibi yarın da başarısızlığa mahkûm olur. Ortak tarihimizin, kaderimizin ve coğrafyamızın gereği olarak artık yeni bir toplumsal sözleşmeye ihtiyacımız var. Yani yeni bir anayasa.

Bu yeni anayasa, sadece teknik bir hukuk metni değil, aynı zamanda psikolojik bir eşiktir. Bu metin, Kürtlerin de eşit yurttaşlar olduğunu açıkça tanımalı, anadilde eğitim ve kamusal hizmet hakkı, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gibi talepler hukuki teminata kavuşturulmalıdır. Ama aynı zamanda Türk halkının da endişelerini giderecek, üniter yapıyı ve ortak vatan fikrini güvence altına alacak bir içerikte olmalıdır. Bu dengeyi kurmak, siyasetin asli görevidir.

Sosyal ve Kültürel Barış

Devletin güvenlikçi reflekslerden çıkıp sosyal, ekonomik ve kültürel entegrasyona yönelmesi gerekiyor. Bölge halkının kalkınmaya, gençlerin eğitime, kadınların sosyal hayata katılımına ihtiyaçları var. Dağdan inen silahların yerini artık kitaplar, projeler, sanayi, tarım ve kültür almalıdır.

Devlet-millet ilişkisi yeniden tanımlanmalı. Vatandaşını dışlayan değil, sarıp sarmalayan; kimliğinden dolayı ayrımcılığa uğratmayan; herkesin kendi kimliğiyle onur duyabildiği bir Türkiye hayali artık gerçek olmalı.

Sosyal Medyada Öfke Neden?

İlginç bir gözlem de şu: Pkk’nin silah bırakması, örgütle en sert mücadeleyi savunan kesimlerde bile rahatsızlık yaratmış gibi görünüyor. Bazı Türk ve Kürt milliyetçilerinin sosyal medyadaki öfkesi, açıkça “Bu iş neden bitti?” sorusunu sorduruyor. Çünkü bazıları için bu çatışma, varoluşsal bir alan, ideolojik bir meşruiyet ya da siyasi bir pozisyon kaynağıydı. Şimdi silahlar sustu, barış geldi. Ve sanki bazıları için bu, beğeni sayılarının, politik etkilerinin düşmesi demek...

Bu ruh haliyle mücadele etmezsek, yeni dönem aynı eski dil, aynı nefretle yürütülürse, barış filizlenmeden kurur.

Sonuç: Yeni Bir Yüzyıla, Ortak Aklın Rehberliğinde

Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına girerken artık etnik ayrımcılığı da, ötekileştirmeyi de, güvenlikten ibaret bir yaklaşımı da geride bırakmalıyız. Hepimiz için daha güçlü bir Türkiye; ancak herkesin eşit, özgür ve onurlu hissedeceği bir sistemle mümkündür. Artık birbirimizin varlığını tehdit değil, zenginlik olarak göreceğimiz bir siyasal ve toplumsal vizyona ihtiyacımız var.

Pkk’nin silah bırakması bir final değil; doğru okunursa, çok güçlü bir başlangıçtır. Türkiye’nin barış içinde bir arada yaşama iradesi, bu başlangıcı kalıcı bir başarıya dönüştürebilir. Bunu hep birlikte yapmalıyız.

Çünkü bu kez gerçekten bir daha başa dönmemek için...

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve malabadigazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.