Geçtiğimiz günlerde Silvan'da haince katledilen Muhtarlar Derneği Başkanı Murat Ateş için Badıkanlılar Derneği ve Silvan Muhtarlar Derneği tarafından bir basın açıklaması yapılmak istendi. Ama ne acıdır ki, ilçede görev yapan 93 muhtardan tek bir tanesi bile o açıklamada yer almadı.
Bir düşünün… Herkes sus pus. Cinayet işlenmiş, biri sokak ortasında öldürülmüş, siz “görmedim” diyorsunuz. Ne oldu Silvan’a? Bu sessizlik, bu umursamazlık neyin göstergesi? Murat Ateş sizin mesai arkadaşınızdı. Kimi zaman aynı masada çay içtiniz, kimi zaman aynı soruna birlikte çözüm aradınız. Hiç mi iyi gününüz olmadı?
Oysa Murat Ateş yalnızca bir muhtar değildi. O, dara düşenin kapısını çaldığı, yardım umduğuydu. Fakirin, yetimin, kimsesizin yanındaydı. Yaptığı yardımlar, sadece kendi adıyla değil, sizlerin başında olduğu Muhtarlar Derneği adına yapılıyordu. Bugün o yardımların gölgesinde susmak, sadece ona değil, hepimize, vicdanlarımıza ihanettir.
Basın açıklamasına katılmamak bir eksiklik değil, düpedüz ayıptır. Çünkü bu cinayet, sadece bir insanı değil, bir toplumsal vicdanı da hedef aldı. Suskunluğunuzla failin ekmeğine yağ sürdünüz. Çünkü sessizlik, çoğu zaman onay anlamına gelir.
Silvan böyle bir ilçe değildi. Komşusu açken tok yatmayanların, yan komşudan gelen feryatla sokağa dökülenlerin ilçesiydi. Ne ara bu kadar korkaklaştık? Ne zaman içimize sindirdik bu vurdumduymazlığı? Ne oldu bize?
Unutmayın, cesurlar bir kez ölür, korkaklar her gün. Bugün Murat Ateş’in ardından susanlar, yarın kendi başlarına bir şey geldiğinde yalnız kalacaklar. Çünkü bu toplum, artık kimsenin sesine koşmaz oldu. Merhameti, cesareti ve vicdanı kaybeden bir toplumun elinde ne kaldı ki?
Bu bir çağrıdır. Başınızı yastığa koyduğunuzda, bir düşünün: “Ben ne yaptım?” demiyorsanız, işte asıl tehlike orada başlıyor. Çünkü insan, önce içinde ölür.
Murat Ateş'in adı Silvan'da bir sokakta, bir parkta yaşasın belki… Ama asıl onun cesareti, sizin korkularınızı utandırsın.
Evet, 2002 yılında Silvan’da işlenen başka bir cinayette de sessiz kaldık. Ve bu yüzden bugün hâlâ cinayetler işleniyor. Her an, herhangi birimiz işyerimizde, evimizde ya da sokakta başımızdan vurulabiliriz. Bugün Ömer Toptemiş ve Murat Ateş cinayetlerine sessiz kalırsak, yarın Mehmetler, Savaşlar, Hasanlar, İhsanlar da kurban edilebilir.
O yüzden diyorum ya: Yaşanacak hiçbir olaya karşı sessiz kalma! Ömer cinayetinde gidip yalancı tanıklık yaparsan, Murat’ın katline “görmedim” bahanesiyle susarsan, yarın aynı ölüm senin de kapını çalabilir. O zaman bakalım duygudaşlık kurabilecek misin?
Toplum olarak hepimiz kendimizi sorgulamak zorundayız. Çünkü bugün gösterdiğimiz suskunluk, yarının karanlığına açılan kapıdır.