İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Diyarbakır ziyareti, sadece siyasetin değil, toplumun da büyük ilgisini çekti. Peki, bu ziyaret ne anlama geliyor? Gördüklerim, dinlediklerim ve hissettiklerim üzerinden bir değerlendirme yapmak isterim. Öncelikle Diyarbakır’ın atmosferinden bahsetmek gerek. Şehir, yıllardır siyasetin, çatışmaların ve çözüm arayışlarının merkezlerinden biri oldu. Ama her şeyden önce Diyarbakır, kendi kimliğiyle, tarihiyle, kültürüyle dimdik ayakta duran bir şehir. İmamoğlu’nun ziyareti, işte bu kadim şehre bir selam duruşu niteliğindeydi. Halkın ilgisi büyüktü. İmamoğlu’nu görmek, onunla konuşmak isteyenler, günler öncesinden hazırlıklara başlamıştı. Karşılamalarda sıcak bir hava hakimdi. "İstanbul’un Başkanı" olarak bilinen Ekrem İmamoğlu, burada da halkla samimi bir bağ kurmayı başardı. Konuşmalarında birlik, beraberlik ve demokrasi vurgusu ön plandaydı. En dikkat çeken noktalardan biri, İmamoğlu’nun Kürt meselesine dair sözleriydi. "Eğer bir halk, bir kesim ‘bizim bir sorunumuz var’ diyorsa, orada bir sorun vardır ve bunu ancak konuşarak, çözüm odaklı bir siyasetle aşabiliriz" dedi. Bu sözler, özellikle uzun yıllardır çözüm arayışı içinde olan Diyarbakır halkında karşılık buldu. Elbette ziyaretin siyasi bir arka planı da var. CHP’nin yerel yönetimlerde elde ettiği başarı, farklı bölgelerde de yankı uyandırıyor. İstanbul’da sosyal belediyeciliği öne çıkaran İmamoğlu’nun, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki varlığı, CHP’nin bu bölgelere yönelik yeni bir politika geliştirdiğinin de sinyallerini veriyor. Ancak olay sadece siyaset değil, bir güven inşası meselesi. Halk, kendisine dokunan, sözlerini dinleyen, onların dertlerini gerçekten anlayan siyasetçiyi bağrına basıyor. İmamoğlu da Diyarbakır’da tam olarak bunu yaptı. Çarşıda esnafla sohbet etti, gençlerle bir araya geldi, sivil toplum kuruluşlarını ziyaret etti. "Bizi dinleyin" diyen halkın taleplerine kulak verdi. Bu ziyaret bir dönüm noktası olur mu, yoksa siyasetin rutin duraklarından biri olarak mı kalır, bunu zaman gösterecek. Ama kesin olan şu ki, Diyarbakır’da bir değişim rüzgârı esiyor ve bu rüzgârın yönü, halkın talepleriyle şekillenecek.