Bayramlar, çocukluğumuzun en güzel hatıralarıdır. Yeni ayakkabılarla sevinçten sokak sokak koşmak, şeker toplamak, mis gibi kavurma kokularının yayıldığı mutfaklarda, bir araya gelmenin coşkusunu yaşamak... Ama bugün aynı coşkuyu, aynı bolluğu, aynı huzuru her evde görmek ne yazık ki mümkün değil.
Kurban Bayramı yaklaşırken, ülkemizin dört bir yanında hissedilen ekonomik buhran, bu kutsal günlerin manevî havasına gölge düşürüyor. Enflasyonun tırmandığı, alım gücünün eridiği, maaşların gıda fiyatlarına yetişemediği bir dönemdeyiz. İnsanlar artık sadece kurbanlık almakta değil, bir kilo et almakta bile zorlanıyor.
Bayramda Et Değil, Ekmek Düşünenler
Kurban Bayramı, paylaşmanın ve yardımlaşmanın sembolüdür. Ancak içinde bulunduğumuz ekonomik koşullar öyle bir noktaya geldi ki, bu bayramda artık insanlar sadece paylaşmayı değil, temel gıda ihtiyaçlarını karşılayabilmeyi düşünür hale geldi. Kimi çocuklar bayramlık giysiyle değil, geçen yılın solmuş tişörtleriyle bayrama girecek. Kimi sofralarda kurban eti değil, kuru ekmek olacak. Çünkü ülkede milyonlarca insan için bayram artık sadece takvimde bir tarih, kalpte ise buruk bir sessizlik.
Pazar Fileleri Boş, Cebimiz Yorgun
Markete, pazara çıkan herkes aynı cümleyi kuruyor: "Her şey ateş pahası!" Soğanı, patatesi bile tartarak alan insanlar, kurban kesmeyi değil, bir lokma fazla koyabilmeyi hayal ediyor. Çocuklarına dondurma almak isteyen bir baba, market rafında fiyat etiketine bakarken göz ucuyla çocuğuna “yeter artık” diyorsa, orada bayramdan bahsetmek vicdana sığmaz.
Bu ülkede emekliler, asgari ücretliler, işsizler için bayram, sadece televizyonlardaki reklamlardan ibaret. İhtişamlı sofralarda çekilmiş görüntüler, AVM vitrinlerine yansıyan kampanyalar, bir kesimin hayatına ait. Geri kalan büyük çoğunluk ise sessiz, yorgun ve kırgın. Çünkü hiçbir bayram, karnı aç bir çocuğun gözyaşını silemez.
Paylaşmak, Unutanlar İçin Değil, Hatırlayanlar İçindir
Kurban Bayramı, sadece zenginlerin kurban kesip yoksula dağıttığı bir gün değildir. Asıl olan; gönülden vermek, hatırlamak ve yanında olmak. Belki bu bayramda kurban kesemeyecek olan birçok insan var ama komşusunu düşünen bir yürek, ihtiyaç sahibine ulaşan bir tabak yemek, en büyük ibadetlerden biridir.
Çünkü asıl bayram, insanların birbirini anladığı, birlikte güldüğü, acıyı ve umudu ortaklaştırdığı bir gündür. Maddi yoksunluk, manevi dayanışmayı unutturmasın. Bu zorlu şartlara rağmen birbirimize kenetlenebilirsek, her sofra bayram olur, her yüz gülümser.
Umut Hep Vardır, Yeter Ki Unutmayalım
Bu yazı vesilesiyle başta yoksulluğun pençesindeki tüm vatandaşlarımız olmak üzere, herkesin Kurban Bayramı’nı kutluyorum. Dilerim ki önümüzdeki bayramlarda, daha adil, daha eşit, daha yaşanabilir bir Türkiye'de; bolluğun ve huzurun hâkim olduğu sofralarda buluşuruz.
Ve unutmayalım:
Bayram, önce yürekte başlar. Paylaştıkça büyür. Unuttukça yoksullaşır.