Volkan ESER
Köşe Yazarı
Volkan ESER
 

İMAMOĞLU VE YAVAŞ ÇEKİŞMESİ CHP’Yİ BÖLER Mİ?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), 2028 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine üç yıl gibi uzun bir süre olmasına rağmen, aday belirleme sürecini erken başlatarak hem parti içinde hem de Türkiye genelinde dikkatleri üzerine çekti. Şu anda parti içinde en öne çıkan adaylar, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş. Ancak bu iki ismin Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda yaşanan çekişme, CHP’nin içindeki birlik ve huzur konusunda ciddi soru işaretleri yaratıyor. Adaylık yarışı, parti içinde bir çatlak yaratabilir mi? Bu çekişme, CHP’nin seçim stratejisini nasıl etkiler? Ve nihayetinde, bu durum partiye nasıl bir fayda ya da zarar getirebilir? Bugünkü yazımda bu sorulara yanıt arayacağız. Cumhurbaşkanlığı seçimleri, Türkiye’nin en önemli siyasi yarışlarından biridir ve bu seçimde kimin aday olacağı, yalnızca bir partinin kaderini değil, ülkenin geleceğini de etkileyecek bir öneme sahiptir. CHP’nin Cumhurbaşkanlığı adayını belirleme sürecine bu kadar erken başlaması, birkaç temel sebepten kaynaklanıyor olabilir: Erken aday belirleme, seçim için uzun vadeli strateji oluşturma fırsatı sunar. Adayın belirlenmesiyle birlikte partinin kampanya süreci, mesajları ve hedef kitle analizleri daha sağlam bir zemine oturur. Adayını erken belirleyen bir parti, hem kendi tabanına hem de rakiplerine güçlü bir güven mesajı verebilir. İktidar ve diğer muhalefet partileri, bu erken belirleme süreciyle CHP’nin seçimlere daha hazırlıklı girdiğini görebilir. İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerde elde ettikleri büyük başarılarla popülerlik kazanan Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş, CHP’nin Cumhurbaşkanlığı adaylığı için en güçlü adaylar olarak öne çıkıyor. Ancak her iki ismin de yüksek profilleri, doğal olarak parti içinde bir yarışa yol açmış durumda. İmamoğlu, genç ve dinamik bir lider olarak, partisinin seçim kampanyalarını daha yenilikçi bir biçimde yürütebileceğini savunuyor. Yavaş ise sakin ve tecrübeli bir yönetici kimliğiyle, özellikle muhafazakar seçmenler nezdinde daha fazla kabul görebileceğini düşünüyor. Bu çekişme, parti içindeki farklı grupların da kendilerine yakın olan adayı desteklemesine neden oluyor. İmamoğlu’nun daha geniş bir kitleye hitap etme potansiyeli olduğu düşünülen genç ve şehirli tabanı, Yavaş’ın ise daha çok Anadolu ve muhafazakar kesimlerde etkili olabileceği düşünülüyor. Bu da CHP’nin geniş bir kitleye hitap etme stratejisini zorlaştırabilir. Bu süreçte, partinin içinde ve dışında meydana gelen çekişmelerin, bir zamanlar güçlü olan “birlik” imajını zedeleme ihtimali bulunuyor. Özellikle iki güçlü adayın yarışa girmesi, partinin sağlıklı bir karar mekanizması içinde ilerleyebilmesi için sorun yaratabilir. Parti içinde her iki adayın destekçileri arasında ortaya çıkacak çatlaklar, hem parti içindeki dengeyi bozabilir hem de eğer devam edecekse Millet İttifakı’ndaki uyumu zayıflatabilir. Erken bir adaylık belirleme süreci, partinin içindeki birliği tehdit edebilir. Adaylık yarışı, doğal olarak bazı grupların birbirine karşı rekabet etmesine yol açacaktır. İmamoğlu ve Yavaş arasındaki çekişme, yalnızca iki ismin değil, aynı zamanda onların arkasındaki grupların da karşı karşıya gelmesine neden olabilir. Bu, özellikle partinin içindeki farklı eğilimleri temsil eden kadrolar arasında önemli bir gerilim yaratabilir. Partinin merkez sağa kaymaya çalışan kesimleri, Yavaş’ı tercih edebilirken, daha sol ve yenilikçi çizgideki isimler ise İmamoğlu’nu destekleyebilir. Bu durum, parti içindeki güç dengesini değiştirip, “birlik” fikrini zayıflatabilir. Zira, her iki adayın da kendi tabanlarına hitap etme tarzı, onları zaman içinde birbirinden daha uzaklaştırabilir. Ayrıca, adaylık yarışının özellikle parti içindeki liderlik pozisyonlarında da bölünmelere yol açması muhtemeldir. İki güçlü adayın öne çıkması, partinin gelecekteki yönetimsel yapılarını da sorgulatabilir. Eğer bu çekişme kontrolden çıkarsa, partideki mevcut liderlik yapısının zedelenmesi ve bölünmeler yaşanması kaçınılmaz olabilir. CHP’nin Cumhurbaşkanlığı adayını net bir şekilde belirleyememesi, partinin seçmen nezdinde belirsizlik yaratabilir. Adayların çekişmesi, özellikle partinin potansiyel seçmenlerinin kafasını karıştırabilir ve partiyi “kararsız” bir pozisyona sokabilir. Özellikle 2023 seçimlerinde Cumhurbaşkanlığına karşı olan desteğin önemli ölçüde artması, halkın CHP’nin içindeki çekişmelere nasıl yaklaşacağı konusunda belirsizlik oluşturuyor. Parti, halk arasında güven oluşturmak ve adayını sunmak için bir karar almalı. Eğer bu süreç, kamuoyunda çok uzun süre belirsiz kalırsa, seçmen CHP’ye olan güvenini kaybedebilir ve rakip partilere yönelme ihtimali artabilir. Ayrıca, bu süreçte ortaya çıkan kutuplaşmalar, İttifak’ta yer alan diğer partilerin desteğini de zayıflatabilir. İttifakın ve CHP’nin ilerleyen yıllarda seçim hazırlıkları sırasında bu çekişmelerin üstesinden gelmesi, stratejik bir başarıya dönüşebilirken, aksine bir süreç, CHP’nin stratejik kayıplarına yol açabilir. Erken bir aday belirleme süreci, her ne kadar avantajlar sunsa da, CHP için büyük bir risk de taşıyor. İmamoğlu ve Yavaş arasındaki çekişme, parti içinde sağlıklı bir karar mekanizması oluşturulmadığı takdirde, sadece liderler arasında değil, aynı zamanda parti tabanı ve ittifaklar arasında da ciddi ayrışmalara yol açabilir. Bu durum, hem seçim sürecine hem de parti içindeki birlikteliğe zarar verebilir. Ancak, sürecin düzgün bir şekilde yönetilmesi durumunda, CHP, bu çekişmeyi bir fırsata dönüştürebilir. Parti içinde yaşanacak olası gerilimler, doğru iletişimle yönetildiği takdirde, yeni bir birlik mesajı ile pekiştirilebilir. CHP, adaylık konusunda bir netlik sağladığında ve bu süreci parti içindeki tüm grupların dahil olduğu bir uzlaşı ile sonlandırdığında, seçimlere çok daha güçlü bir şekilde girebilir.
Ekleme Tarihi: 05 Şubat 2025 - Çarşamba
Volkan ESER

İMAMOĞLU VE YAVAŞ ÇEKİŞMESİ CHP’Yİ BÖLER Mİ?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), 2028 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine üç yıl gibi uzun bir süre olmasına rağmen, aday belirleme sürecini erken başlatarak hem parti içinde hem de Türkiye genelinde dikkatleri üzerine çekti.

Şu anda parti içinde en öne çıkan adaylar, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş. Ancak bu iki ismin Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda yaşanan çekişme, CHP’nin içindeki birlik ve huzur konusunda ciddi soru işaretleri yaratıyor.

Adaylık yarışı, parti içinde bir çatlak yaratabilir mi? Bu çekişme, CHP’nin seçim stratejisini nasıl etkiler? Ve nihayetinde, bu durum partiye nasıl bir fayda ya da zarar getirebilir? Bugünkü yazımda bu sorulara yanıt arayacağız.

Cumhurbaşkanlığı seçimleri, Türkiye’nin en önemli siyasi yarışlarından biridir ve bu seçimde kimin aday olacağı, yalnızca bir partinin kaderini değil, ülkenin geleceğini de etkileyecek bir öneme sahiptir. CHP’nin Cumhurbaşkanlığı adayını belirleme sürecine bu kadar erken başlaması, birkaç temel sebepten kaynaklanıyor olabilir:

Erken aday belirleme, seçim için uzun vadeli strateji oluşturma fırsatı sunar. Adayın belirlenmesiyle birlikte partinin kampanya süreci, mesajları ve hedef kitle analizleri daha sağlam bir zemine oturur.

Adayını erken belirleyen bir parti, hem kendi tabanına hem de rakiplerine güçlü bir güven mesajı verebilir. İktidar ve diğer muhalefet partileri, bu erken belirleme süreciyle CHP’nin seçimlere daha hazırlıklı girdiğini görebilir.

İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerde elde ettikleri büyük başarılarla popülerlik kazanan Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş, CHP’nin Cumhurbaşkanlığı adaylığı için en güçlü adaylar olarak öne çıkıyor. Ancak her iki ismin de yüksek profilleri, doğal olarak parti içinde bir yarışa yol açmış durumda. İmamoğlu, genç ve dinamik bir lider olarak, partisinin seçim kampanyalarını daha yenilikçi bir biçimde yürütebileceğini savunuyor. Yavaş ise sakin ve tecrübeli bir yönetici kimliğiyle, özellikle muhafazakar seçmenler nezdinde daha fazla kabul görebileceğini düşünüyor.

Bu çekişme, parti içindeki farklı grupların da kendilerine yakın olan adayı desteklemesine neden oluyor. İmamoğlu’nun daha geniş bir kitleye hitap etme potansiyeli olduğu düşünülen genç ve şehirli tabanı, Yavaş’ın ise daha çok Anadolu ve muhafazakar kesimlerde etkili olabileceği düşünülüyor. Bu da CHP’nin geniş bir kitleye hitap etme stratejisini zorlaştırabilir.

Bu süreçte, partinin içinde ve dışında meydana gelen çekişmelerin, bir zamanlar güçlü olan “birlik” imajını zedeleme ihtimali bulunuyor. Özellikle iki güçlü adayın yarışa girmesi, partinin sağlıklı bir karar mekanizması içinde ilerleyebilmesi için sorun yaratabilir. Parti içinde her iki adayın destekçileri arasında ortaya çıkacak çatlaklar, hem parti içindeki dengeyi bozabilir hem de eğer devam edecekse Millet İttifakı’ndaki uyumu zayıflatabilir.

Erken bir adaylık belirleme süreci, partinin içindeki birliği tehdit edebilir. Adaylık yarışı, doğal olarak bazı grupların birbirine karşı rekabet etmesine yol açacaktır. İmamoğlu ve Yavaş arasındaki çekişme, yalnızca iki ismin değil, aynı zamanda onların arkasındaki grupların da karşı karşıya gelmesine neden olabilir. Bu, özellikle partinin içindeki farklı eğilimleri temsil eden kadrolar arasında önemli bir gerilim yaratabilir.

Partinin merkez sağa kaymaya çalışan kesimleri, Yavaş’ı tercih edebilirken, daha sol ve yenilikçi çizgideki isimler ise İmamoğlu’nu destekleyebilir. Bu durum, parti içindeki güç dengesini değiştirip, “birlik” fikrini zayıflatabilir. Zira, her iki adayın da kendi tabanlarına hitap etme tarzı, onları zaman içinde birbirinden daha uzaklaştırabilir.

Ayrıca, adaylık yarışının özellikle parti içindeki liderlik pozisyonlarında da bölünmelere yol açması muhtemeldir. İki güçlü adayın öne çıkması, partinin gelecekteki yönetimsel yapılarını da sorgulatabilir. Eğer bu çekişme kontrolden çıkarsa, partideki mevcut liderlik yapısının zedelenmesi ve bölünmeler yaşanması kaçınılmaz olabilir.

CHP’nin Cumhurbaşkanlığı adayını net bir şekilde belirleyememesi, partinin seçmen nezdinde belirsizlik yaratabilir. Adayların çekişmesi, özellikle partinin potansiyel seçmenlerinin kafasını karıştırabilir ve partiyi “kararsız” bir pozisyona sokabilir. Özellikle 2023 seçimlerinde Cumhurbaşkanlığına karşı olan desteğin önemli ölçüde artması, halkın CHP’nin içindeki çekişmelere nasıl yaklaşacağı konusunda belirsizlik oluşturuyor.

Parti, halk arasında güven oluşturmak ve adayını sunmak için bir karar almalı. Eğer bu süreç, kamuoyunda çok uzun süre belirsiz kalırsa, seçmen CHP’ye olan güvenini kaybedebilir ve rakip partilere yönelme ihtimali artabilir. Ayrıca, bu süreçte ortaya çıkan kutuplaşmalar, İttifak’ta yer alan diğer partilerin desteğini de zayıflatabilir. İttifakın ve CHP’nin ilerleyen yıllarda seçim hazırlıkları sırasında bu çekişmelerin üstesinden gelmesi, stratejik bir başarıya dönüşebilirken, aksine bir süreç, CHP’nin stratejik kayıplarına yol açabilir.

Erken bir aday belirleme süreci, her ne kadar avantajlar sunsa da, CHP için büyük bir risk de taşıyor. İmamoğlu ve Yavaş arasındaki çekişme, parti içinde sağlıklı bir karar mekanizması oluşturulmadığı takdirde, sadece liderler arasında değil, aynı zamanda parti tabanı ve ittifaklar arasında da ciddi ayrışmalara yol açabilir. Bu durum, hem seçim sürecine hem de parti içindeki birlikteliğe zarar verebilir.

Ancak, sürecin düzgün bir şekilde yönetilmesi durumunda, CHP, bu çekişmeyi bir fırsata dönüştürebilir. Parti içinde yaşanacak olası gerilimler, doğru iletişimle yönetildiği takdirde, yeni bir birlik mesajı ile pekiştirilebilir. CHP, adaylık konusunda bir netlik sağladığında ve bu süreci parti içindeki tüm grupların dahil olduğu bir uzlaşı ile sonlandırdığında, seçimlere çok daha güçlü bir şekilde girebilir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve malabadigazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.