Bugün 11 Temmuz 2025…Türkiye’nin yakın tarihinde dönüm noktası olarak anılacak bu gün, sadece bir takvim yaprağı değil; aynı zamanda uzun yıllar süren acının, kaybın ve yıkımın ardından gelen umut dolu bir başlangıçtır.
Bugün Irak’ın kuzeyinde, Süleymaniye kentinde bir grup PKK’lı, silahlarını bırakarak terörün Türkiye üzerindeki gölgesine resmen son vermek üzere ilk adımı atacak. Bu gelişme, Türkiye’nin terörle mücadelesinde ulaştığı stratejik ve insani başarının açık bir göstergesidir.
PKK’nın kırk yılı aşkın süredir sürdürdüğü silahlı faaliyetler, binlerce insanın hayatına mal oldu; aileler dağıldı, şehirler yıkıldı, umutlar bastırıldı. Ancak bugün, tarihin akışı değişiyor. Süleymaniye’de gerçekleştirilen bu sembolik ama derin anlam taşıyan silah bırakma adımı, yalnızca bir örgütün eylemlerine son vermesi değil, aynı zamanda Türkiye’nin terörle mücadelesinin ne kadar kararlı ve sonuç alıcı bir zemine oturduğunun da ispatıdır.
Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) yoğun ve stratejik çalışmalarıyla yürütülen süreç, sahadaki askeri başarıların masadaki siyasi ve diplomatik karşılığını bulduğu noktaya gelmiştir. Artık silah değil, söz konuşacak; korku değil, barış hakim olacak.
Bugün atılan adım, sadece silahların bırakılması değil, “Terörsüz Türkiye” hayalinin gerçeğe dönüşmesi yolunda atılmış en büyük adımlardan biridir. Türkiye, yıllardır teröre karşı verdiği mücadelenin meyvesini almaktadır. Artık dağdan inen eller silahlı değil; barışa, hayata ve geleceğe uzanmakta.
Bu gelişme, sadece güvenlik birimlerinin değil, aynı zamanda halkın, sivil toplumun ve devletin tüm kurumlarının ortak iradesinin sonucudur. “Artık yeter” diyen milyonların duası, çığlığı ve sabrı bugün bir gerçeğe dönüşüyor.
Türkiye artık terörle anılmak istemiyor. Türkiye, üretimle, bilimle, sanatla, eğitimle, turizmle, kültürle, kardeşlikle anılmak istiyor.
Silahların susması, en çok da Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yaşayan vatandaşlarımız için yeni bir nefes anlamına geliyor. Yıllardır çatışma ortamında büyüyen çocuklar, artık kitap sesleriyle uyanacak. Gençler, dağa değil üniversiteye gidecek. Yollar artık çatışmalara değil, kalkınmaya açılacak.
Devlet yatırımları, sosyal projeler, istihdam ve eğitim olanakları terörün boşalttığı alana hızla yayılacak.
Bugün başlayan süreç, aynı zamanda devlet ile vatandaş arasında güven duvarının yeniden inşa edilmesini sağlayacak. Devlet, kucaklayıcı ve adil kimliğiyle bölge halkının yanında yer almaya devam edecek.
Silahların susması, farklı etnik kökenlere, inançlara ve kimliklere sahip milyonlarca yurttaşımız için de ortak bir yaşamın, kardeşliğin ve huzurun önünü açıyor.
PKK’nın yıllardır istismar ettiği kimlik politikaları, artık karşılığını kaybediyor. Türk’üyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla, Zaza’sıyla; herkesin bir arada, eşit ve onurlu bir şekilde yaşayabildiği bir Türkiye gerçeği güç kazanıyor.
Bu yeni dönemde birlik ruhu daha da pekişecek. Artık ayrıştıran değil birleştiren, bölen değil bütünleştiren bir dil ve siyaset ön plana çıkacak.
Bu da, sadece güvenlik açısından değil; demokrasinin, hukukun ve insan haklarının gelişimi açısından da tarihi bir fırsat.
Türkiye’nin terörle mücadelesi, salt askeri başarıya değil, aynı zamanda devlet aklına, toplumsal desteğe ve insani çözümlere dayalı bir stratejiyle yürütülmüştür. Bugünkü gelişme, bu stratejinin ne kadar doğru temeller üzerine kurulduğunu göstermektedir.
Silahlar sustuysa, bu bir rastlantı değil; inatla sürdürülen bir mücadelenin, sabrın ve iradenin sonucudur. Bu zafer, milletindir. Şehitlerin emanetidir. Gazilerin onurudur. Annelerin duasıdır. Barış isteyen herkesin ortak kazanımıdır.
Bugün tarihi bir gündür. Bugün, geçmişin acılarına rağmen geleceğe umutla bakmayı seçenlerin günüdür. Terörsüz bir Türkiye artık bir ütopya değil, gözle görülür bir gerçektir. Bugün atılan bu adımın kalıcı olması, hepimizin ortak sorumluluğudur.
Devletin kararlı duruşu, halkın sağduyusu ve milletin birlik ruhu ile bu sürecin başarıya ulaşması mümkündür. Türkiye artık terörün gölgesinden çıkıyor, güneşe yürüyor.
Bugün silahlar susuyor. Yarın kardeşlik konuşacak.